İbrahim Hakkı, 1703 yılında Erzurum'un Hasankale ilçesinde doğdu. Annesi Hanife Hanım, babası ise, Osman Efendi'dir. Dört-beş yaşlarında okumaya başlayan İbrahim Hakkı, varlıklı bir aileden geldiği için yedi yaşına geldiğinde çevresinin en ünlü bilginlerinden özel dersler aldı. Eğitimini tamamlamak üzere gittiği Erzurumlu İbrahim Hakkı Marifetname adlı eseriyle insanlara önce çevrelerindeki eşyayı, daha sonra kendilerini ve en sonunda da Tanrıyı bildirmeyi amaçlıyordu. Kitabın içindeki Kıyafetname adlı bölüm ise bir çeşit görgü bilimidir.Erzurumlu İbrahim Hakkı, dar çevresi içinde tasavvufu öğrenmişti. Erzurumluİbrahim Hakkı’nın en önemli eserleri Divan ve Marifetname olarak belirtilmektedir. Marifetname eserini halkın anlayabileceği şekilde yazmış ve tasavvufi konuların yanı sıra astronomi ve fen bilimlerini kapsayan birçok konuya yer vermiştir. Ansiklopedik özelliğe sahip olan Marifetname, 1757 yılında tamamlanmıştır. Erzurumlu İbrahim Hakkı, 22 Haziran 1780 tarihinde vefat etmiş ve Şiir’tin Tillo ilçesinde defnedilmiştir. Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın en önemli eserleri Divan ve Marifetname olarak belirtilmektedir. Marifetname eserini halkın anlayabileceği şekilde yazmış ve tasavvufi konuların yanı sıra astronomi ve fen bilimlerini Erzurumluİbrahim Hakkı İbrahim Hakkı; 1703 yılında Erzurum’un Hasankale kazasında doğmuş, ilim ve tasavvuf çevresinde, ilâhî aşk terbiyesi içinde yetişmiş, Erzurum’da okumuş, mensup olduğu medeniyetin dillerini ve ilimlerini, derin bir vukufiyetle bu çevrede öğrenmiştir. Erzurumlu İbrahim Hakkı, yaşadığı dönemde ve çok sonraki yıllarda şeyh sıfatı ile geniş bir etki yapmıştır. Tasavvufta eskinin yeni bir mümessili, nazımda az çok kudretli, fakat fazla etkiye sahip olamamış bir sima olarak okuyucunun karşısında çıkmaktadır. ESERLERİ. Marifetnâme (1828) Divan (1847, 1974’de İ. NXNd. Marifetnâme B Altıncı Madde Sıhhat durumunda alışılan istifranın en güzel türleri bulunan cima ve hamamın itidalini bildirir. Ey aziz, malum olsun ki, top bilginleri demişlerdir ki Sıhhatteyken alışılan boşalımların en kolay ve en faydalısı, cima ve hamamdır. Cimanın en faydalısı, birinci hazımdan sonra vâki olanıdır. Bedenin hararet, rutubet ve kuruluğunda, boşluk ve doluluğunda itidali sırasında bulunandır. Eğer o, hata ile bu itidallerin dışında bulunduysa; bedenin hararet, rutubet ve doluluğunda bulunan cimaın zararı, onun soğukluk, kuruluk ve boşluğunda bulunandan daha az ve daha kolaydır. Cima şehveti kuvvet bulmadıkça, âlet düşünmeksizin ve bakmaksızın yayılmadıkça, ona öne alma ile girişme, vücuda zararlı bir oyundur. Faydalı cimaın alâmetleri odur ki Onun akabinde vücuda hafiflik, tam neşe, yemek isteği ve uyku gele. Ta ki fazla maddenin boşalımı hâsıl olmuş ola. zira ki mutedil cima, tabii harareti def ile bedeni ferahlandırır. Yemem ve beslenmeye bedeni hazırlar. Gazabı zayıflatıp, kötü vesveseyi ve sevda düşüncelerini giderir. Balgam hastalıklarının çoğu onunla gider. Çok olur ki, cimayı terk edenin menisinden kötü buharlar dimağına çıkıp, baş dönmesi ve göz kararması gibi belalar başına gelir. Meni buharı, bedenin içinde hapsolup, kaplarına dolduğunda husyeleri şişer, kasık acısı ve beden ağırlığı hâsıl olur. Cima yapıldığında sürakte hafiflik ve şifa bulur. çok cima, endamı boşaltır, kuvveti düşürür ve gözü zayıflatır. Müptelasını titretip, sinirlerini boşaltır. Acuzeye, çirkine, hastaya, küçük bâkireye ve uzun süredir cima olunmayan dula cimadan kaçınılmak elzemdir. Zira ki bular, elbette kuvveti çeker, âleti yumuşatır, rutubeti kurutur ve üzüntü verir. Pişmanlığa sebep olur. Livata, tabiata aykırı ve zararlıdır. zira ki ihanet ve eziyeti toplar, inzal zevkini önler. Genç ve güzel kadınla cima, vücuda sıhhat, hislere kuvvet verip, tabiatı mesrur ve kalbi huzur dolu eder. Zira ki tabiat ona eğilimli olduğundan, meni boşalması çok olup, o fazla madde bedenden gider. Cima şekillerinin en iyisi odur ki Kadını sırtı üzerine yatırıp, açılmış baldırları arasında dize gele. önce uyun, konuşma ve iltifat ile göğüs, dudak ve yanağını öpmeli. Göğüs ve kasığını ovmalı. Sonra âletiyle bız'a sürmeli ve kadının gözüne bakmalı. ta ki şehvetin şiddetinde ikisi de eşit ola. Vakta ki kadının gözü değişip, göğsünden menisi ayrılmakla ister ki erkeği göğsüne ala. O zaman üzerine düşüp, sokma ve çekme ile inzali vaktine hazır ola. İnzalden sonra kadının karnı üzerinde bir miktar kala. Ta ki iki meni karışıp, rahme girmeye yol bula. Evlat arzu eden bu âdab üzere hareket kıla. Ta ki inzalı kolay olup, kadın dahi ondan lezzet ala. Tam bir çocuk vücuda gelip, hepsi âfiyet bula. Boşalma tamam ola. Zinhar kendi yatıp kadını üzerine almasın. Ta ki artan meni mesane yolunda kalmasın ve onda kokuşup, hastılak olmasın. Bız'ın rutubeti ona damlayıp, ondan, ondan, mesane iltihabı kalmasın. Cimaı tahrik eden şeylerin biri, insanların cima ettiğine muttali olmaktır. Biri kadın seslerinin nağmesini duymaktır. Biri dahi hayvanların cima ettiğini görmektir. biri de cima ile ilgili hikayelerdir. Kasık kıllarını kesmek de şehveti uyandırır. Bu durumda başka şeyler düşünerek, bu arzuyu yenmek gerekir. BEYT Nazar-ı şehvet için rup-u zenan ağ olsun Zeni olmazsa kişinin sağ eli sağ olsun Deyip, eliyle istimna etmek, üzüntü ve sıkıntıya sebeptir. Cima ile boşalımı terk edinin cildinin içinde olan hararetle rutubetten bit oluşup, hareketiyle ürer. Kâh olur ki, bit bedende defaten hâsıl olur. bu derece çoğalır ki, rengi sarartıp, uykuyu kaçırır ve şehveti keser. Onun için erkekler ziyade bitli olur. Onun ilacı beden ve elbiseyi temizlemede ihtimamdır. Tuzlu su ile yıkanmaktır. Sonra tatlı su ile yıkanma ve ipek gömlek ile tamamdır. Hamamın en iyisi, binası eski, içi geniş, suyu tatlı, sıcaklığı orta olandır. Onun ilk odası soğuk ve rutubetli, ikincisi sıcak ve rutubetli, üçüncüsü sıcak ve kuru olandır. Böylece vücut sıhhatini koruyup, ter boşalımı için hamama giden onun sıcak olan üçüncü odasına yavaşlıkla girsin. Ondan çıktığında yine yavaş yavaş dışarı gelsin. Hamamın içinde uzun bekleme, baygınlık, bulanıklık, ıstırap, kuruluk ve hafakan verir. Mizacı kuru olan, suyu havadan çok kullanmalıdır. Şu halde rutubete şiddetli ihtiyacından, evinin döşemesine su serpip yatmalıdır. Rutubetli buharı çoğaltmak için, hamamın içine su dökmeli ve hapsetmelidir. Mizacı rutubetli olan havayı, sudan çok kullanmalıdır. Şu halde ayrışma ve kurumaya ihtiyacının çokluğundan, su kullanmadan önce, çok terlemelidir. Sıhhatini koruma bakımından hamamda çok ter ayrışması gerekir. Zira ki cildi, rutubetli ve kızarmıştır. Beden pörsümeye ve sıkıntı gelmeye başlarsa, o vakit süratle dışarıya gelmelidir. Hamamdan sonra, örtünme ve kurulanma her mevsimde ziyade kılınmalıdır. Zira ki beden, hamamın havasından daha soğuk olan havaya çıkar. Beden hamamın suyundan emip, çektiğinden, onun ârizî hareketi, ondan süratle gidip, tabii olarak soğuk olan su, soğukluğunu bulduğunda, bedeni dahi soğutur. Eğer hamam, yemekten sonra vâki olduysa, bedenin yağlanmasına sebep olur. Lakin sirke balı içerse, hastalıktan emin olur. İtidal üzere yağlanır. Eğer hazmolunduktan sonra hamama giderse, yağlanır ve hastalıktan emin olur. Midenin boş olduğu zaman hamam yapmak, bedeni kurutur. Zira ki aslî hareket ile arazî harareti toplar. Riyazeti az olan kimse, hamamda terlemeyi çoğaltsın. Ta ki riyazî hareketlerle ayrışacak fazlalıklar, hamam ile ter olup gitsin. Bu boşalma ile vücut, mizacının itidaline yetsin. Soğuk su ile yıkanma, gençlerin bedenine güç verir. Yaz günlerinde, öğle öncesi sıcak mizaçlı ve normal etli olan kimselere sıhhattir. Ama ihtiyarların, çocukların, ishal ve nezlesi olanın, hazmı eksik olanın bedenine zarar ve ziyan eder. Kültürlü kaplıcaları kullanma, yani kükürtten kaynayan ve galeyan eden sıcak su ile yıkanma, fazlalıkları atıcı, titreme ve felce ilaçtır. Uyuzu iyileştirir, mafsal ve romatizmaya şifa verir. Madenî suların hepsi, beden kokularını giderir, yaralara merhemdir. Bu ilaçların vücuda olan menfaatlerini Allah Taâlâ en iyi bilir. Yedinci Madde Çok kullanılan ilaç ve gıdaların tabiat ve menfaatlerini, özellik ve hükümlerini ebced harflerinin terkibince bildirir. Ey aziz, malûm olsun ki, tıp bilginleri demişlerdir ki Herkes kendi vücudunun hekîmi olmalıdır. Kullandığı ilaç ve gıdaların tabiat ve menfaatlerini bilmelidir. Her birisini hükmüyle kullanmalıdır. Ta ki vücudu sıhhat üzere kalmalıdır. Gıdalardan her birinden her bir deva ki, insan bedeninde keyfiyetiyle tesir eder. Gerçek o ilaç, insan bedenine gelip, onunla beden kendi tabii hareketinden uyanırsa; eğer bedene insanî keyfiyetten ziyade tesir etmezse, o ilaç mutedil; eğer bedene keyfiyetten ziyade tesir ederse, o ilaç itidallerden ve o keyfiyetten yana dışarıdadır. Şu halde eğer o tesir az olup, hissedilmezse, o ilaç birinci derecedir. Eğer bedene zarar verirse, lakim zararı helak edici değilse, o ilaç üçüncü derecededir. Eğer zararı ölüme varırsa, o ilaç dördüncü derecededir. Ona zehir ilaç adı verilmiştir. Gıdaların da hükümleri, bu ilaçlar gibi bulunmuştur. Hepsinin hükümleri hece harfleri tertibiyle açıklanmıştır ELİF İbrişim Sıcak ve rahattır. Özellikle hamı faydalıdır. Kurusu, bit türemesine engeldir. İcsas erik İkinci derecede soğuk ve rutubetlidir. Onun tatlısı mideyi bozar ve ishal eder. Ekşisi, kalbi teskin edip, safrayı söker. Eksisi, tatlısından daha az ishal eder. Ispanak Birinci derecede soğuk ve rutubetlidir. Gıdası iyidir. Sıcak ve kuru olan akciğere ve göğse faydalıdır. Karnı yumuşatır. Bel ve sırttaki kan ağrılarını giderir. Eftimon Bir kuru ottur ki, birinci derecede kuru ve ikinci derecede sıcaktır. Kokusu müsekkin, düşkün ve yaşlılara faydalıdır. Sevda hastalıklarını ve balgamı gidericidir. Sara ve malihülyayı defedicidir. Gençleri ve hararetlileri susatır Anason Bilinen bir tohumdur ki, üçüncü derecede kurutucu ve ısıtıcıdır. Böbrek, mesane, rahim, karaciğer ve dalak tıkanıklıklarını açar. Yeli ayrıştırmada tam etkisi vardır. Baş ağrısı ve safravî hastalıkları teskin için buhar ve suyu faydalıdır. Ezilmişi gülyağı ile kulağa damlatırsan, kulak içinde çarpma ve düşmeden ârız olan ağrıları dindirir. Bevli ve hayzı söker. Balgamdan doğan susuzluğa faydalıdır. Süt ve meniyi çoğaltıcı, zehrin zararını gidericidir. İsmet İsfahan sürmesi denir. Öldürücü kurşun madeninin cevheridir. Birinci derecede soğutucu ve ikinci derecede kurutucudur. Ekşisiz kurutucu ve kabız edicidir. Gözü kuvvetlendirir, burun kanını keser. Ürüz pirinç Bilinen gıdadır ki, birinci derecede ısıtıcı ve ikinci derecede kurutucudur. Suyuyla yıkanmak, uzuvları kirden pak eder. Yenmesi, mideyi temizler. Süt ile pişirilmesi meniyi fazlalaştırır. BE Basal soğan İkinci derecede kurutucudur. Üçüncü derecede ısıtıcıdır. O, ayrıştırıcı, kesici, yumuşatıcı ve açıcıdır. Damarların ağızlarının açmak, onun halidir. Kuvvetlisi, yüzü kızartır. Tuz ile siğili söker. Normal olarak yenmesi, mide ve iştihaya kuvvet verir, çok yenmesi, baş ağrısı yapar ve aklı hafifletir. Pişmiş soğan çok gıdalıdır. Lakin susatıcıdır. Parlamaya faydalı, basur ağızlarını açıcıdır. İdrarı kuvvetlendirici, tabiatı yumuşatıcı, zehirli rüzgâra faydalıdır. Pişmişi yaranın üzerine sarılırsa, ağrıyı dindirir. Bıttıh-ı asfar kavun Birinci derecede ısıtıcıdır. Süratle safraya dönüşür. Onu sirke balı düzeltir. Bıttıh-ı ahzar karpuz İkinci derecede rutubet verici ve soğutucudur. Bedeni kirden açar. İdrarı çoğaltır. Mesanede oluşan ve böbrekte peydahlanan taşları düşürücüdür. Yemek ile yenmesi faydalıdır. Beyz yumurta En iyisi, yağ içinde yarı pişirilen tavuk yumurtasının sarısıdır. En faydalısı, taze olan yumurtadır. Sarısı hararete, beyazı soğukluğa ziyade meyilli olmuştur. ikisi dahi rutubetli ve faydalıdır. Beyazı yüze sürülse, güneş tesirini ve ateş sıcaklığını manidir. Sarısı bal ile karıştırılıp, yüzdeki sivilcelere sürülse, onu giderir. Beyazı, göz ağrılarına, boğaz sertliğine, ses kesilmesine, nefes darlığına, öksürüğe ve kanın havalandırılmasına faydalıdır. Tavuk yumurtası, çabuk nüfuz edici, en iyi kimyon ve en çok gıda ve meni vericidir. Bayat yumurtanın sarısı kabız edicidir. Dövülmüş mazı ile ishali kesicidir. Yumurta et kuvvetindedir. zira ki o, hayvanın cüzüdür. Belki kuvvetli hayvandır. Bazican patlıcan İkinci derecede ısıtıcı ve kurutucudur. Sevda, baş dönmesi, tıkanıklık, uyuz ve cüzamı doğurur. Rengi bozar, sarı ve siyah eder. Bindük fındır Hararet ve kuruluğa meyillidir. Hazmı ağırdır. Cinsî kuvveti artırır. Baş ağrısı ve mide bulantısı doğurur. Dimağa yararlı olup, öksürüğü defeder. CİM Ceviz Birinci derecede kurutucu ve ikinci derecede ısıtıcıdır. Onun baş ağrısı vardır. Hazmı güz ve harareti çoktur. özelliği, ağzı tebşirdir. Bal ile soğuk mideye faydası iyidir. Hindistan cevizi İkinci derecede ısıtıcı ve kurutucudur. Gözü kuvvetlendirici ve sebel hastalığına faydalıdır. Kokusu güzel, yemeği hazmettiricidir. karaciğer, dalak ve mideyi kuvvetlendirici, idrarı getirici ve tabiatı kabzedicidir. Cübn peynir Tazesi, rutubetli ve soğutucudur. Eskisi, ısıtıcı ve kurutucudur. Normali gıda vericidir. Tuzlusu eski olursa zayıflatıcıdır. Mesanede taş yapar. Cüzür havuç Aslı ikinci derecede hararet verici ve birinci derecede rutubetlidir. Mideyi üfürücü ve şehveti dalgalandırıcıdır. Onun tohumu idrarı getirir. DAL Darçın Üçüncü derecede ısıtıcı ve kurutucudur. Oldukça latif ve çekicidir. tıkanıklıkları açıcıdır. Her bozukluğu düzelticidir. Onun yağı, açıcı, ayrıştırıcı ve eriticidir. Faydası, yüzdeki siğillere ve titremelere çoktur. Baş ve göğüs ağrılarına faydalıdır. Soğuk nezleyi, rutubetli öksürüğü defeder. Mideyi kuvvetlendirici, kalbi açıcıdır. karaciğer tıkanıklığına, rahim ve böbrek ağrılarına faydalıdır. Göz perdelenmesini ve kararmasını defedicidir. Dik ve dücac Horoz ve tavuk Horozun en iyisi, henüz ötmeyenidir. Tavuğun en faydalısı, yumurtlama vakti gelmeyendir. Horoz çorbası, mafsal ağrısına, titreme, mideye, yele ve kulunca iyi gelir. Tavuk eti, aklı güçlendirir, tabiatı açar, meniyi artırır, sesi saflaştırır. HE Herise Keşkek Bir tanınmış gıdadır ki, et suyu ile pişirilmiş, buğdaydan hâsıldır. O, kuruluk ve rutubette ısıtıcı ve mutedildir. VAV Verd-i ahmer kırmızı gül Birinci derecede soğutucu, ikinci derecede kurutucudur. Tohumu yaprağından ziyade kabız edicidir. Onun kurusu dahi, ziyade kabız edicidir. O, tıkanıklığı açıcı, sevdayı yatıştırıcı, iç uzuvları kuvvetlendiricidir. Gülsuyu, baygınlığa faydalı, ateşli baş ağrısını gidericidir. Beden kokusunu güzelleştiricidir. Terbiyelenmişi, sıcaktır ki, mide ve karaciğere kuvvet verip, hazma yardım eder. Tazesinden on dirhem kullanan, ishal olup, on defa tuvalete gidendir. ZI Zaferan Birinci derecede kurutucu ve ikinci derecede ısıtıcıdır. Rengi güzelleştirir, idrarı çoğaltır, şehveti düşürür, tıkanıklığı çözer ve damarları açar. Lakin kabzı vardır. Zencefil İkinci derecede kurutucu, ikinci derecede ısıtıcı ve rutubet vericidir. Cinsî isteği köpürtür. Özelliğiyle karaciğer ve midenin soğukluğuna uygun gelir. Onunla mide rutubeti gider. Tabiat dahi yumuşaklık bulur. Onun kullanılması yaramdan iki dirheme kadar faydalı olur. Zeyt-i ham Zeytinyağı Birinci derecede soğuk ve kurudur. Dalından koparılan zeytin itidal üzere ısıtıcıdır. rutubete eğilimlidir. eskisinde hararet ziyade hâsıldır. Her gün zeytin sürünmek, saçları kuvvetlendirir ve beyazları düşürür. HA Hınna kına İkinci derecede soğutucu ve kurutucudur. Ayrıştırıcı, açıcı, kurutucu ve kabız edicidir. Ateşli şişlikler ve balgam için pişirilmesi faydalıdır. Yağı, sinirleri yumuşatıcı, zorlukları çözücü ve defedicidir. Hımmes Keten tohumu Birinci derecede ısıtıcı ve kurutucudur. Siyahı ve kırmızısı iyisidir. Makbulü büyüğüdür ki, sırt ağrısına faydalıdır. Diş etlerindeki ve yüzdeki şişlikleri giderir. Sesi saf edip, diğer tanelerden daha gıdalı olduğu şayidir. Pişmişi, nefese faydalıdır. Taşları, böbrek ve mesaneden düşürür. Keten tohumunun tesiri, meniyi çoğaltma ve şehveti kamçılamadır. İdrarı ve doğumu kolaylaştırır. Hınta Buğday Hararet ve rutubette mutedildir. İnsanın hararet ve rutubetine muadildir. Onun tanesinin hazmı yavaştır. Kırmızı iri buğday en iyisi, en kuvvetlisi, en lezizi en gıdalısıdır. Hamam Güvercin Bunun uçanı, yavrusundan hafif ve gıdalıdır. Yavrusu daha sıcak ve daha rutubetlidir. TI Tın-i Ermeni Ermeni çamuru İkinci derecede soğutucu ve kurutucudur. Tabiatı, kanı gayetle tutucudur. Basur ve çıbanlara içilmesi ve sürülmesi faydalıdır. Uzuvların pörsümesini ve ateşli nezleyi iyileştirir. Tabaşîr Hint hıyarı İkinci derecede soğutucu, üçüncü derecede ısıtıcı ve kurutucudur. Kalbi kuvvetlendirir ve ateşli hafakanı giderir. Safradan olan hastalıklara faydalıdır. Mide hararetini ve iltihabını, karaciğer hararetini teskin eder, ateşli hummaları durdurur. YE Yaktin Kabak İkinci derecede soğuk ve rutubetlidir. Dönüşmesi seri, karışması iyi ve gıdası latiftir. Koruk, sumak, sefercel veya ekşi nar ile kabağın pişirilmesi, safraya faydalıdır. Lakin kulunca zararı çok fazladır. Bal ile pişirilmesi, onu da giderir. Sekizinci Madde Çok kullanılan gıda ve ilaçların isim ve hükümlerini kelemen sa'fes harfleri sırasınca bildirir. Ey aziz, malûm olsun ki, tıp bilginleri demişlerdir ki K- Kafurdur Üçüncü derecede soğuk ve kurudur. Afiyet verici olup, hararetli şişlikleri gidericidir. Baş ağrısını geçiricidir. Ateşlilerin hislerini kuvvetlendirir. Uyku getirici, cinsî istekleri artırıcıdır. Kehribâ Birinci derecede sıcak, üçüncü derecede kurudur. Kandaki nefesi oksijen tutucu, ateşe faydalı ve ishali kesicidir. Kimyon İkinci derecede sıcak, üçüncü derecede kurudur. yeli ayrıştırır. İdrar zorluğuna faydalıdır. Kurutucu ve kabız edicidir. Yaraları yapıştırıcı, taşları düşürücüdür. Kem'e mantar Hükmü sert, gıdası kötüdür. Ancak onun suyu iyidir. gözü parlatır. Kereviz Birinci derecede sıcak, ikinci derecede kurudur. Yağı ayrıştırır. damar ağızlarını açar. Ağrıyı müsekkin, kokusu güzel ve cinsî arzuyu körükleyicidir. Karaciğere, böbreklere, dalağa ve mesaneye faydalıdır. Kilye böbrek Sıcaklık ve soğuklukta mutedildir. Bir miktar kurudur. Hazmı zor, karışımı kolaydır. Kebed karaciğer Sıcaktır. Böbrekten iyidir, İyisi ördek ve tavuk karaciğeridir. Kira paça Tabiatı yumuşatıcıdır. Hazmı kolay, öksürüğü giderici, fazlalıkları azaltıcıdır. L- Lübiya böğrülce Kurudur. Lakin onda fazla bir rutubet vardır ki, karışımı, balgam rutubetidir. Göğsü yumuşatır, idrarı tutar. Akciğer için dahi güzeldir. Onun ıslahı karabiber, tuz ve sirkedir. Lûz badem Tatlısı, rutubetinden yana mutedil, acısı ikinci derecede sıcaktır. İçilmesi durumunda idrarı tutar. Acı bademin gıdası az, açma ve kusturması çoktur. Tatlı bademin sayılan tesirleri zayıf ve hafiftir. Lakin bedeni yağlandırır ve öksürüğü defeder. Karaciğer ve dalak tıkanmasını açar. Leben süt Kadınların sütü, hayvanların sütünden daha faydalıdır. Zira ki insan mizacı hepsinden mutedildir. Kadınların sütünün en iyisi, göğsünden emilendir. Her süt ki, çoktan sağılmıştır, kötü bulunmuştur. Her hayvanın ki, hamilelik müddeti insanınki kadar olanın sütü, inek sütü gibi, iyidir. Sütün suyu, sıcak, yumuşatıcı ve yıkayıcıdır. Onda hiç ekşilik olmaz. Onun özelliği, yakıcı safrayı ishaldir. Eftimon ile yakıcı sevdayı dahi müshildir. Yoğurt, soğuk ve kurudur. Taze yoğurt, rutubetli ve sıcaktır. Bütün süt türleri, bedeni kuvvetlendiricidir. Zira ki, hepsi kan kuvvetindedir. Bal ile içteki yaraları temizler. Dimağa kuvvet, meniye çokluk verir. Sütün hepsi, şehveti körükler. Sıcak ve kuru mizaçlı olan az safraya faydalıdır. öksürüğü def eder. Lakin balgamlılara zararlıdır. Zira ki onlardan harareti, onu hazmedemez. Kana dönüştüremez. İhtiyarlara rutubet verdiği için, faydalı ve uygundur. bal ile onların hazmını kolaylaştırır. Çok olur ki süt, karnı boşaltıp, bağırsaklardaki fazlalıkları çıkarır. Sonra bedende dağılıp, tabiatı kabız edip, itidal üzere gider. süt mahsulleri şişkinlik verir. Pişirilirlerse hazmı kolaydır. Lüba ağız Onun hazmı yavaş, karışımı kötü, bal düzelticisidir. Her süt, karaciğer boşluğunu tıkar. Ancak deve sütü tıkamaz. Çok süt, vesvese ve unutkanlığa ilaçtır. Lakin dişlere ve dişetlerine zararlıdır. Göz karartır. Onun ıslahı şekerdir. Şekerli süt, rengi güzelleştirir, bedeni yağlandırır. Süt cinsinin bileşimi, sulu, peynirli ve yağlıdır. İnek sütünün çoğu yağlıdır. Deve sütün ince olduğundan suludur. Lahm et En faydalısı toklu etidir. Buzağı ve oğlağın fazla kısmı azdır. Her hayvanın erkeği, yağlı ve siyahı, daha lezzetli, daha hafif ve daha iyidir. İnek eti, keçi etinden kurudur. Keçi eti, koyun etinden kurudur. Hazmı zor ve tutucudur. Deve etinin gıdası ağır ve hazmı zordur. Tavşan eti, sıcak ve kuru olduğundan sevdası çoktur. Et cinsinin gıdası bedeni kuvvetlendiricidir. Süratle kana dönüşür. Lâden Birinci derecede kuru, ikinci derecede sıcak ve latiftir. Rahim hastalıklarına faydalıdır. Saç dökülmesini önler. Ağzı kapanmayan akar yarayı kapatır. M- Mastiği Kendir İkinci derecede sıcak ve kurudur. Gayet latif, ayrıştırıcı ve kabız edicidir. İnce balgamı gidericidir. Balgamı çeker. Öksürüğü giderir. Kan tükürmeyi keser. Mideyi yumuşatır ve güçlendirir. Milh tuz Birinci derecede kuru, üçüncü derecede sıcaktır. Ziyade ayrıştırması, kurutması ve parlatması vardır. çeşitli yelleri giderip, donmuş karışımları ısıtır ve eritir. yarım dirhem kadar içilmesi kifayet eder. Kavrulmuş tuz ile dişlerin kiri gider. Tuzu normal olarak kullanma, rengi güzelleştirir, gıdayı oluşturur, fazlalıkları çıkarır. İshal ilacıdır. Şeffaf ve billurî beyaz tuz, olmamış balgamı, siyah tuz, balgamla sevdayı kuvvetle söker. Muluhiya Ebegümeci Birinci derecede soğuk, ikinci derecede rutubetlidir. Karaciğer tıkanıklığını açar. Mişmiş Zerdali İkinci derecede rutubetli ve soğuktur. Çekirdeğinin yağı ikinci derecede sıcak ve kurudur. Basurlara faydalıdır. Zerdalinin karışımı çabuk bozulur. Kurusu, susuzluğu teskin eder. O, mideye şeftaliden hoştur. N- Nil otu Birinci derecede sıcak, ikinci derecede kuru ve üçüncü derecede kabız edicidir. Zayıflığı keser, yüzdeki sivilceleri giderir. Yeni cerahate faydalıdır. Yaprağından çivit boyası olur. Nane Kuru ve sıcaktır. Onda ayrıca rutubet vardır. Mideyi hemen ısıtır ve kuvvetlendirir. Hazma yardımcıdır. Balgamı ve kan kusmasını önler. Meniyi çoğaltır ve cinsî arzuları körükler. Yaprağı süte konsa kesilmesini önler. Nahale-i dakik ince kepek Birinci derecede soğuk ve kurudur. Yumuşatıcı ve özel kuvvet vericidir. Zaferen ve macunla sürülmesi, yüzdeki sivilceleri giderir. S- Sumak İkinci derecede soğuk, üçüncü derecede kurudur. Kabzedici, kuvvetlendirici, tıkayıcı ve tutucudur. Safrayı boşluğa çeker, kanı durdurur. Şişleri ve urları giderir. Diş ağrılarını keser, susuzluğu teskin eder, mideyi düzeltir ve iştahı açar. Saçı siyahlaştırır. Bayılmaları önler. Şeker Birinci derecede rutubetli ve sıcaktır. Eskisinde kuruluk vardır. Semen hayvanî yağ Birinci derecede rutubetli ve sıcaktır. Zehirlenmelere faydalıdır. Boğazı ve göğsü yumuşatır ve ayrıştırır. Fazlalıkları dahi azaltır. Badem ile tesiri çoktur. Sefercel İkinci derecede soğuk ve kurudur. Kendisi ve çiçeği kabız edicidir. Ekşisi tatlısında ziyade kabız edicidir. Her türü, susuzluğu teskin edici ve idrarı getiricidir. Şehveti kuvvetlendiricidir. Özellikle bal ile dahi mideye kuvvettir. Çekirdeklerinin suyu, tabiatı yumuşatır. Kabızlığı akabinde önler. Akciğeri yumuşatır, öksürüğe faydalıdır. Çok alınması kulunç yapar. Semek balık Rutubetli ve soğuktur. İyisi küçüğüdür ki, kanı az ve tadı leziz olup, süratle bozulmaya, Akıcı lan tatlı su içinde doğup kılçığı çok olmaya. Yahut tuzlu denizlerden tatlı nehirlerin akışına karşı hareket edip, onda kalmaya. Deniz balıklarının iyisi odur ki, çok bayat olmaya. Ona tuzun kuvveti üstün olup, sıcak ve kuru olmaya. Taze balık, sulu balgam yapar. Çabuk bozulduğundan, sıcak olan mideden başkasına faydalı değildir. Balık etini bozan, rutubetliler ve sütlülerdir. Onu tatlılar düzeltir. Ayn- Anber İkinci derecede sıcak, birinci derecede kurudur. mide, karaciğer, klb, his ve kuvvetleri güçlendirir. Anber, müsekkinden ziyade mutedil ve dimağ hastalıklarına devadır. Ud İkinci derecede kuru ve sıcaktır. Mide, karaciğer, kalb ve his kuvveti için faydası vardır. Tıkanıklığı açar. Dimağa gayet faydalıdır. İltihabı iyileştirir ve yeli defeder. Asel bal İkinci derecede sıcak ve kurudur. Parlatıcı, açıcı ve çekicidir. Kokuşmaya manidir. Karışımları dahi, biti öldürür. Yaraları temizler. Göz kararmasını giderir. Mideyi kuvvetlendirir ve iştihayı açar. Karnı düzeltir. Yaraya sürülürse ilaç olur. Zift ile çok etkili ve çekicidir. Ineb üzüm Kabuğu soğuk ve kurudur. İçi rutubetli ve sıcaktır. Çekirdeği hem soğu, hem kurudur. Gıdanın iyisidir. Mideyi ve şehveti kuvvetlendirir. iyisi olmuşudur. Asmada olanı beğenileni ve siyahı yararlıdır. Mesaneye zararlıdır. Tatlı nar onu düzeltir. F- Fızza gümüş Soğuk v kurudur. Hafakanı önler. Suyu, mide ve kalbe faydalıdır. Uykusuzluğu giderir. Fıstık İkinci derecede kuru ve sıcaktır. Onda fazladan rutubet te vardır. Kalbi kuvvetlendirir, karaciğer tıkanıklığını açar. Faydalı ilâçtır. Fücl turp Gıdası az, balgamı çok ve karaciğer tıkanıklığını açıcıdır. Bit doğurur. Bedendeki yelleri ayrıştırır. Kurtları öldürür. Yemek hazmına yardımı çoktur. Lakin hazmolunması zordur. Fülfül biber Dördüncü derecede kuru ve sıcaktır. Siyahından ziyade beyazında hararet vardır. Kırmızısının kuruluğu daha azdır. Biberler, mide ve bağırsaklarda olan kalın yelleri ayrıştırır. Yapışık karışımları kesip, sinir ve adaleyi ısıtır. Sad- Sandal İkinci derecede soğuk ve kurudur. Sürülmesi ve içilmesi sıcak şişliklere, ateşli baş ağrılarına ve hafakana faydalıdır. Sıcaklık ve acıdan olan mide zayıflığına uygundur. Sa'ter keklik İkinci derecede sıcak ve kurudur. Latif, ayrıştırıcı ve faydalıdır. İçilmesi, kokuyu giderir. Mideyi kurutur. İdrarı getirir. Gözü kuvvetlendirir. Kasık ağrılarını kesicidir. Sumg ağaç sakızı Kurutması kuvvetlidir. En latifi arap sakızıdır. Zira ki o, göğüs sertliklerini çözüp, bağırsaklara kuvvet verir. Renkli haberlerle yazmayı güzelleştirir. Dokuzuncu Madde Çok kullanılan ilaç ve gıdaların isim ve hükümlerini karaşet harflerinin sırasınca bildirir. Ey aziz, malûm olsun ki, tıp bilginleri demişlerdir ki Kaf - Kusa acur Kavunun bir türüdür. Hıyar gibi uzun olur. İkinci derecede rutubetli ve soğuktur. Olmuşu güzeldir. Hararet ve safrayı teskin eder. Lakin karışımı ve bozuşumu ateş doğurur. Olmuşunun bozulması daha seridir. Koklaması baygınlığa faydalıdır. Susuzluğu keser. Mesaneye uygundur. İdrarı ve tabiatı yumuşatması vardır. Hıyar ise, acurdan daha soğuk ve latifütir. Şiddetli ateşleri giderir. idrar için oldukça faydalıdır. Az kere mide ve böbrek ağrılarına iyi gelir. Bunun düzeltilmesi tuz, bal veya zeytinyağıdır. Karanfil İkinci derecede sıcak ve kurudur Kalbi kuvvetlendirir, basuru giderir. Koklanırsa uyku getirir. R- Reyhan Birinci derecede sıcak ve kurudur. Kalbi kuvvetlendirir. Basuru giderir. Koklanması uyku getirir. Ravend Aç karnına iki dirhem kadar sabah içilmesi yara, kir, düşük, çarpma, karaciğer, mide, fıtık, kasık, böbrek ve mesane için faydalıdır. Razıyane Onun birisinin hararet ve kuruluğu üçüncü derecededir. Bahçede yetişeninin hararet ve kuruluğu ikinci derecededir. Gözü kuvvetlendirir. Karaciğer tıkanıklığını açar. İdrarı düzeltir. Soğuk su ile mide iltihabını giderir. Reybas İkinci derecede soğuk ve kurudur. Kanı ve safrayı söker. Harareti teskin eder ve keser. Usaresiyle sürme, göze faydalıdır. Yaraları ve safra ishalini giderir. Rumman nar Tatlısı, birinci derecede soğuk ve rutubetlidir. ekşisi ikinci derecede soğuk ve kurudur. İkisi, safrayı keser, dışa fazla akıntıya engeldir. Ekşisinin bal ile macunu, kulak ağrısına faydalıdır. Yeşili çok idrar yapar. Ekşisi, mide iltihabına faydalıdır. Boğaz ve göğüsü sertleştirir. Tatlısı, onları kuvvetlendirir ve yumuşatır. Ateşli öksürüğe engeldir. Her türlü hafakanı defeder. İyisi, sulu olanıdır. Şın - Şaîr arpa Birinci derecede soğuk ve kurudur. Gıdası buğdaydan azdır. Arpa suyu, unundan gıdalıdır. Arpa suyunun un ile karışımı, göğüs, öksürük ve yüz sivilcelerine iyidir. Şuniz Siyah tanedir. İkinci derecede sıcak ve kurudur. Sıcaklığı ciladır. Kokusu ayrıştırıcıdır. Kokusu ayrıştırıcıdır. Basuru giderir, kanındaki kurtları öldürür. Keten torba içinde iki dirhem nohut ve ayranla karıştırılıp alna konursa, nezleye faydalıdır. Tı - Temr-i Hint Hint hurması İkinci derecede soğuk ve kurudur. Mideyi kuvvetlendirir, safrayı giderir. Kusmayı teskin eder, susuzluğu keser. Tüffah elma Onun tatlısı, normale yakın sıcaklığa meyyaldir. Onda fazladan soğuk bir rutubet vardır ki, onunla şişirir. Ekşisi çok soğuk olup, rutubeti azdır. Ezilmişi harareti keser. Tin incir Onun tazesi az rutubetli ve sıcaktır. çok su ve gıdası vardır. mideden hemen emilir. Kurusu latif ve sıcaktır. Bütün meyvelerden gıdalıdır. Olmuşu itidale yakındır. Etli yaraları iyileştirir ve yumuşatır. Harareti müsekkindir. Cerahatli kanı dondurur, donmuş olanı eritir. Hastalıklarla bozulan renkleri düzeltir. Macunu, çıbanları oldurur. Tozlu balgamın hararetini yatıştırır. Müzmin öksürüğü giderir. Akciğer ve göğüse faydalıdır. Karaciğer, dalak, böbrek ve mesane tıkanıklıklarını açar. Aç karnına incir yemek, gıdanın geçiş yollarını açar. Badem ve ceviz ile yenmesi çoktur. Lakin ağır yiyeceklerle yemek iyi değildir. Üç sabah sirke içinde sulandırılmış üçer incir yiyen, ateşli hastalıktan kurtulur. Safradan zarar görmez. Dut Beyaz incire yakındır. Lakin ondan az gıdalıdır. Mideye kötüdür. kırmızısı rutubetli ve soğuktur. Onda kabız etme vardır. Boğazdaki şişleri giderir. Yenmesinde ve suyunda iştiha ve gıda kuvveti vardır. Gıdaları mideden çabuk, bağırsaklardan yavaş geçirir. İdrarı artırır. Se - Sum sarımsak Aslı üçüncü derecede sıcak ve kurudur. Suyu değiştirmek için, müzmin öksürük ve göğüs ağrıları için gayet faydalıdır. Asalak ve kurtları döker. İdrarı getirir. Bitleri öldürür. Buharının çokluğundan baş ağrısı yapar ve göze zararlıdır. Selc kar Hapsedilmiş olan duman hararetinden susuzluk verir. Mide ve sinire zararlıdır. Dişlerin hararetten doğan ağrısını teskin eder. H - Haşhaş İkinci derecede soğuk ve kurudur. Siyahı şurup ve macun olarak üçüncü derecede soğuk ve uyutucudur. Yenmesi nezleyi önler. Hatmi Şebboy çiçeğidir. İtidal üzere sıcaktır. Onda, erdirici, yumuşatıcı, ayrıştırıcı ve gevşetici özellikler vardır. Mafsal ağrılarını ve titremeyi önler. Tohumu ateşli öksürüğü keser. Yaprağı göğüs şişkinliklerini giderir. Kaynatılan kökü, bağırsak ve idrar yanmalarını, makat şişkinliklerini ve ishali giderir. Huh şeftali Birinci derecede rutubetli ve ikinci derecede soğuktur. Çabuk bozuşan ve yumuşak tabiatlıdır. yonca suyu ve yaprakları ile kulak kurtlarını öldürür. Göbeğe sürülmesi veya içilmesi karın kurtlarını öldürür. çok besleyicidir. lakin gıdası zararlıdır. Yemekten sonra yemek iyidir. Hal sirke Hararet ve rutubetten bileşmiştir. Soğukluğu çoktur. Kaynatılırsa soğukluğu azalır. Kanı inceltir, safrayı söker. Sevdelilere zararlıdır. Balgama zıttır. Hazma yardımcı ve uyuzu önleyicidir. Yanıklara iyidir. Gül yağı ile baş ağrısına faydalıdır. Ağızda gargara edilirse diş ağrılarını keser. Hubz ekmek En iyisi temiz buğday unundan olanıdır ki, ince elenmiş olup, mayası tuzlu ve hamuru normal olanıdır. Tandırda pişirilmelidir. Buna yakın olanı, fırında pişirilen somundur. Ekmeğin sıcağı zararlı, soğuğu yararlıdır. Peksimetin gıdası çoktur. Sert ve kuru olduğundan nüfüzu yavaştır. elenmemiş un ekmeği tabiatı yumuşatır. pide lezzetlidir. Fakat sertlik verir. Süt ile yoğurulanı çok besleyicidir. Fakat zor sindirilir. Siyah buğday ekmeğini su ile yemek, şişmanlatır. Sıhhati korur. Harmil üzerlik Üçüncü derecede sıcak ve kurudur. Balgamı söker. Mafsal ağrılarını giderir. Uyuzu izale eder. Şişkinlikleri indirir. Baş rutubetini temizler. Yağı, kulak ağrısına faydalıdır. Bal ile aç karnına yenmesi, akciğer tıkanıklığını giderir. Ze - Zeheb altın Latif ve mutedildir. Toz, sevdevî hastalıklara ilaçtır. Kalbi kuvvetlendirir. Hafakanı önler. Ağızda tutulması ağız kokusunu giderir. Dad - Zarur İkinci derecede sıcak ve kurudur. Yaraları temizler. Gayn - Galiye Kıymetli bir ıtırdır. Sert şişleri urları yumuşatır ve çok derde ilaçtır. Soğuktan olan baş ağrısını giderir. Taşınması rahim ağrısını giderir. Bütün ilaçlar ve gıdalar, Hak'kın tesiri ile etkileyici olduğu muhakkaktır. Bu sayılanların zannı sebeblerden olduğuna, tıbbî hastalıklar kesin delildir. Şu halde bütün sebeb ve eşyalardan tesir eden ancak sebebleri yaratandır ki, herkese o, zarar ve yarar verendir. Burada, Çilim ikidir, tıp ve din ilmi,È sözündün bu miktar yazılma ve açıklama, tıp ilminin hülasasıdır. Geri kalanları, tabibler arasında şayidir. Onuncu Madde Vücut sıhhatine ait olan yeme ve içmenin âdâb ve kaidelerini ve bazı yiyecek ve meyvelerin fazilet ve faydalarını bildirir. Ey aziz, malûm olsun ki, muhaddisler demişlerdir ki Peygamberlerin selâm onlara olsun âdetleri sürekli arpa ekmeği yemektir. habib-i Ekrem hazretlerinin yediği çoğu zaman o ekmek idi. Veya ince buğday ile karışık olan arpa ekmeği idi. Arpa ekmeği ile üç gece ard arda doymayıp çoğu vakitleri aç ve susuzdu. Şu halde tenbih ve beyan buyurmuştur ki, gündüz beyazlığı ve gece karanlığı içinde ikişer kere yemek ve içmek israf ve illettir. Et yemek ve çorba içmeye devam etmek kasvet verir. Kırk gün kadar et ve yağlı yememeye devam etmek ahlakı bozar, tabiatı değiştirir. tok karnına yemek ve susamadan su içmek vücut sıhhatine zarardır. Nitekim, gereksiz gülmek insanı mahcup eder. Uykusuz gece ve gündüz ona tembellik verir. Sıhhatini korumak isteyen tokluğa devam etmeyip, açlığı kadar yemekle lezzeti bulur. Firdevs ziyafeti için kudreti kadar aç kalsın. Ta ki, aklı saf, göğsü geniş ve kalbi nurlu olsun. Mümkün oldukça gıdayı aklına getirsin. ta ki, bedeni sıhhat ve tabiatı kuvvet bulsun. Akşam yemeğini terk etmesin ki, uzuvları düşkünlükten emin olsun. Türlü nimetlerle renkli servetleri birleştirmeyip, bir yemek üzerine devam etsin. Ta ki, cismi sıhhat ve sürura, kalbi hayat ve huzura yetsin. zira ki her hastalığın aslı tokluk, her davanın aslı açlık olduğu tecrübe edilmiştir. Edeple sadece ekmek yiyenin bedeni, ömrü oldukça sıhhat ve afiyette bulunmuştur. Edep ise açlıktan sonra yemek ve doymadan sofradan kalkmaktır. şu halde, az yeme ve içmenin dünyevî derecesi karnın üçte birini yemek, üçte birini içmek ve üçte birini teneffüs için ayırmaktır. Orta derecesi yeme ve içme ile ancak karnın yarısı dolmaktır. En üst derece yemesi hasta yemesi; uyuması suda boğulanın uykusu olup, huzur lezzetini bulmaktır. Tokluk üzerine yemekten kaçınmak mühim ve lüzumludur. Zira ki o, israf ve haram olduğundan başka abraşlık verici, hastalık ve düşkünlüğe sebeptir. Huzura gelen yemek ve içeceği ayıplamasın. Eğer iştihası var ise yesin. Ancak terk edip söylemesin. Bir kişinin yemeği iki kişiye yeter. Nitekim iki kişinin yemeği dört kişiye, dört kişinin yemeği sekiz kişiye yeter. Bazı yiyecek ve meyvelerin fazilet ve faydalarında nice Hadis-i Şerif varit olmuştur. Nitekim Cibril-i emin Aleyhisselâm, Habib-i Ekrem Hazretleri4ne keşkek yemeği işaret kılmıştır. O zaman onu o, yiyip, kuvvet, cima ve gece namazı için otuz kırk adım kadar güç bulmuştur. O'nun yanında bütün yemeklerden arpa ekmeği, mercimek çorbası ve su kabağı daha iyi ve sevgili olmuştur. Zira ki, Allah4ı andıkça ondan kalbi rikkat bulmuştur. Etten dimağ, kulak, göz uzuvlar ve diğer cüzler kuvvet almıştır. Etin iyisi omuz eti ve sırt etidir ki, hasta kalbi düzeltir ve hüzünlü kalbi rahatlatır. Katıkların en faydalısı, sirke olmuştur. Hurma ve üzüm meyvelerden olup katık rütbesini dahi bulmuştur. Üzümü ekmekle yemek tatlı ve güzel koku verenden reddetmeyip tatmak ve koklamak haberde gelmiştir. Mübarek balı sabah ile aç karna yiyen ve içen her hastalığından şifa bulmuştur. Hazret-i Peygamber' e bütün meyvelerden kavun, karpuz ve taze hurma; içeceklerden, soğuk ve tatlı olanlar lezzetli gelmiştir. Pirinç pilavı yerken, 'Peygamber' e Salat ve selâm olsun' lazım olmuştur. Zira ki, pirincin nuru cevherinden meydana gelmiştir. Hadis-i Şerif varid olmuştur ki "Her kim ki baklayı kabuğu ile yer, onda o kadar hastalık çıkar gider." Şüniz ki siyah tanedir, o ölümden başka her hastalığa şifadır. Peynir ve cevizi yalnız yemek hastalık verir. Lakin ikisini birleştirene şifa verir. Kuru üzüm yemek kokuyu güzel, rengi saf eder. Balgamı keser. Sinire kuvvet verir. Onu yiyen çekirdeklerini atsın ki, o zararlıdır. Üzümü tane tane yemek güzeldir. Sefercel, kalbe cila, zekâ ve korkağa cesaret vermede bedelsizdir. Onu pilav ile yiyen hamilenin çocuğu üstün ve güzeldir. Narı iç kabuğu ile yemek mideyi temizler. İncir yemek kulunçtan kurtarır. Kalbe incelik verir. Mübarek karpuz, her yemekte olan lezzeti toplamıştır. Onun eti, çekirdeği ve kabuğu bütün uzuv ve kuvvetlere faydalıdır. O, yemek, içmek ve reyhandır. Karın ve mesaneyi temizler. Bel suyuna bereket ve şehvete hareket verir. Kokusu güzel olup, baş ağrısını yatıştırır. Deriyi temizler ve süsler. Göze hiddet, yemeğe iştah ve lezzet verir. Susuzluğu giderir. Bağırsak kurtlarını öldürür. Yetmiş hastalığı çıkarır. Bedene faydalıdır. Hıyarı tuz ile, cevizi tatlı ile yemek sünnettir. Meyveleri mevsiminde çok yiyen ve sonra azaltan sıhhat bulur. patlıcanı yumuşatır, süsleyerek, deva niyeti ile yemek illeti giderir, hikmet verir. Dimağa kuvvet, cimaa kuvvet ve şehvete hareket verir. İnce baklalar, karpuz, kereviz... bunlar Hazret-i İlyas'ın yemeğidir. Hafızayı güçlendirir, deliliği ve cüzzamı önler. Ak mantar ki, bir tür Çemen' e benzer. Suyu göze şifa verir. Siyahı iyidir, bir yere giren oranın soğanından yesin. Ta ki, o yerin vebasından emin olsun. Pişirilmiş soğan ve sarımsak yiyen lezzet ve kuvvet bulur. Pişmemişi yemesin ki kokusundan melekler incinir. Toprak yiyen kendini öldürendir. Zira ki o, mideyi bozar, rengi sarartır, bedeni helak eder. Hadis-i Şerif gelmiştir ki 'Üç şey sineye sürûr ve bedene sıhhat verir. Biri güzel koku koklamak, biri bal şerbeti ve biri güzel elbisedir.' O Hazret-i Peygamber ki, doğru söyleyendir. Zira ki, 'insanlar elbise ile iltifat görür' sözü bu mânâyı tasdik etmiştir. Şu halde insanlar elbise ile süslüdür. Takva elbisesi ise hepsinden daha güzeldir. Cismi canı korur. Onbirinci Madde Dini Mübin âdâbı üzere ve Resuûl-ü Emin sünneti üzere güzel giyim ve elbiseyi tayin ve bedeni süslemenin şeklini bildirir. Ey azuz malûm olsun ki, muhaddisler ittifak ile demişlerdir ki Habib-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem hazretlerine elbisenin en sevgilisi gömlek olmuştur. Gömleği, parmaklarının ucuna kadar ulaşmıştır. Eteği topuklarının üzerine kadar ancak gelmiştir. elbiseyi kısaltmakla ümmetine vasiyet kılmıştır. Elbiseyi kısaltmak sünnet, uzatmak bid'at ve kibre alâmet olmuştur. Halil'üllah aleyhisselam erkekler ve kadınlar için şalvarı örtünme için elbise bulmuştur. zira ki şalvar, avret yeri ile yer arasında bile hail olmuştur. Sarık hilim, vakar, makamdır. Arap tacıdır ki, o Hazretin mübarek sarığı siyah kumaş olmuştur. Sarığın ucunu iki omuz arasında iki karış miktarı uzatmak sünnettir. Çene altına çevirmek bid'attir. İslâm sünnetlerinin birisi, sert elbise ve kaftan giymektir. Sert elbise, damarları yayar, kalbi huşû üzere bulundurur. Kıl ve yün elbise, büyük peygamberlerin sünnetidir. Aba Süleyman aleyhisselamındır. Tavazu ile miskinlere benzemek için aba giymek Evliya-ı kiramın âdetidir. Habib-i Ekrem Sallallahü aleyhi vesellem hazretlerinin gömleği, iç elbisesi ve şalvarları pamuktan beyaz; aba, kaftan ve kuşağı yünden yeşil şaldır. Yeşile bakmak kalbe sürür ve göze kuvvettir. Şu halde yeşil elbise onun ümmetine sünnettir. Erkeklerine sırf sarı ve kırmızı mekruhtur, bidattir. Halis ipek onlara haram, karışık renkler mübahtır. Elbiseyi temizlemek, nimeti anmadır, zinnet, letafet ve nezafettir. Ağırlığı, gamı ve kasveti atmadır. Gönül zenginliği ile eski elbise giymek, insanın tavazuuna alâmettir. Hepsinden önce gömlek giyip, sonra otururken şalvar giymek sünnettir. İnsanların buğzunu çekmekten ve kalbe gam gelmekten emniyettir. Bir elbiseyi yamamadıkça atmamak kalbe rahattır. Eski elbiseyi bir fakire vermek âfetlerden selamettir. Üç kat elbisesi oldukta; bir katını fukaraya bahşetmek cömertliktir. elbisesini her çıkardıkça toplamak, onu şeytanın giymesinden korumaktır. Elbisenin hal diliyle "Beni gece süsleyeni, gündüz süslerim." demesi, ol Hazretten rivayettir. Mevla'nın yaygısı olan yer üzerinde, ara sıra yalınayak yürümek nefsi kırmaya delâlettir. Misk, anber, ud ve kâfur gibi güzel ve kokular; buhurlar ile kokulanma sünnettir, lezzettir. Sürme taşı ile her gözüne üç kere sürmek sünnettir, zinettir. Kirpikleri bitirir ve göze kuvvet verir. Aşure günü gözü sürmelemek, göz ağrısından korunmadır. Temizlenmek, süslenmek, yağlanmak, saç ve sakal taramak dahi sünnettir. Yağ sürmeye kaşlardan başlamak, baş ağrısını giderici bilinmiştir. Bıyığı kısaltmak, koltuk ve kasık kıllarını yolmak revatip sünnetlerindendir. Kasık kılını, arpadan ziyade terk etmek nehy olunmuştur. Her perşembe yahut her cuma ikindiden sonra saçı olmayan kimse, başını kazıtmak, sakalını boyundan ve eninden bir tutam fazlasını kesmek, tırnaklarını makas ile tıraş edip, sakala gömmek, cismin sıhhati ve canın rahatı için sünnet ve âdet kılınmıştır. Nitekim "Tırnaklarınızı makas ve edeple kesiniz". denilmiştir. Görünüş düzeni için aynaya veya saf suya bakıp 'Allah'ım, yaratılışımı güzel yaptığın gibi, ahlakımı da güzelleştir,' demek, hadis-i şeriften alınmıştır. Burada, vücut sıhhatini korumak, bu miktar açıklama ile yeterli olup, ölümü anlatmaya geçilmiştir. Zira ki 'Her doğan ölür,' fehvasınca, her doğan ölmekle, her kemalin bir zevali olup, dünyaya gelen gider. Bulunmuştur. Bu oluşum ve bozuşum âlemi bizim için kervansaray kılınmıştır. Nitekim "Her can ölümü tadacaktır. Sonunda bize döneceksiniz." 29/57 âyet-i kerimesiyle bu mâna teyit olunmuştur. Şu halde bu dar-ı fenâdan o dar-ı bekâya ölmezden önce yönelmek ve bu gayrette o vatan içi olgunluk kazanmakla tedarik kılmak, yani nazargâh-ı Hüda olan kalbini masivadan pak edip, hayvani ahlak hastalıklarından sıhhat bulmak, Rabbanî ahlak nurlarıyle dolmak ve iki âlemde bir Mevla ile olup kalmak hepsinden önemli ve lüzumlu bilinmiştir. Cihanda, varlığı sağlam olan ne misafir ol ne yerli. Çünkü hâne keder dolu, yollar dahi korku. Çünkü nimeti zor, izzet ve nazı zül olacak, cisim naz ve nimete gark olsa sana ne fayda? Sonunda sırrın, mezar içinde ayak altına düşer. Külahın, aban ve tacın ne farkı olur? Hak'kın yoluna gidersen tenin zayıf olsun. Çölü aşmak zordur, şayet insan cüsseli olursa. Tabib, o hastayı huyuyla sağlam zanneder. Hastalıktan anlamadığı halde, adı neden hakimdir? Hayat, cisim ve gönül hoşluğuyla nimet olur. Ten sağlam, ruh sakim olursa ne zevk olur? Fakirlik ve hastalıktan ne gam Hakkı, sonunda tene ölüm ererse de; can ve gönül iyi huyla sağ ve selim olursa. MARIFETNAME - ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI ürününün 8 adet mağaza içerisinden ücretsiz kargo seçeneği ile en uygun mağaza fiyatlarını inceleyip, mağazaya git butonuna tıklayarak keyifle alışverişinizi Din Kitapları fiyatlarını ve özelliklerini inceleyerek ürün hakkında detaylı bilgiye sahip olabilirsin. MARIFETNAME - ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI yorumları okuyup, sizde yorum bırakabilirsiniz. Mağaza üzerinden alışverişler ilgili mağazanın sorumluluğundadır. Marifetnama burçlar ve özellikleri Dördüncü Madde Feleklerde ve yerde ortaya çıkan olayları açıklamak için, âlem üzerinde konuları ve çizilen on büyük daireyi bildirir. Ey aziz, malum olsun ki, astronamlar, feleklerdeki ve yerdeki işleri tespit ve biribirine bağlamak için, âlem üzerinde, nice muhtelif daireleri kutuplarıyla beraber ispat etmişlerdir. Meşhur daireleri iki kısım itibar edip; bir kısmını büyük daireler, bir kısmını küçük daireler saymışlardır. Ama büyük daireler, bir kısmını küçük daireler saymışlardır. Ama büyük daireler odur ki, yukarıda açıklandığı gibi, âlem küresine oranla büyük ise de, ona küçük derler. Marifetname Kitabından Astroloji ile ilgili örnekler “Ay; Koç burcunda doğduğunda her işe başlamayı güzel say; Boğa’da olduğunda evlen, ticaret yap, bina yap; İkizler’de doğduğunda gayrımenkûl al, ilim oku; Yengeç’te iken haberleşmeye değer ver, müshil kullan, seyahate çık; Aslan’da iken ihtiyaçlarını, giderecek kişiye arz et, ziraat, tamir ve hacamat yap; Başak’ta iken yeni giy, dostlarla sohbet et ve ibadete ağırlık ver; Terazi’de iken alış-veriş yap, sohbet eyle, Kur’ân dinle, devâlı nesneleri iç; Akrep burcunda iken, temizlen, arın, yanlızlığa çekil, sükût edip iç âlemine dön; Yay burcunda iken kan aldır, hamam ve traşı iyi say; Oğlak burcunda iken kuyu kaz, toprakla uğraş, alış-verişi iyi say; Kova burcuna geldiğinde vasıtalı olarak seyahate çık güzel yerleri gez; Balık burcunda iken de deniz seyahati iyidir, ortaklık ticareti iyi olur.” “Marifetname”de, gezegenlerin tesirinin hakikati bahsinde beşinci nevi’nde özetle şöyle demektedir İbrahim Hakkı Hazretleri “Yıldızlar meleklerin elinde mecbur ve muztardır. Melekler de Hak Teâlâ’nın emrinde boyun eğerler, itaat ederler. Hepsi onun iradesi ile ve kudreti ile harekette ve hareketsizliktedir. Güneş, sıcak ve kurudur. Ay, soğuk ve rutubetlidir. Yıldızlar bu keyfiyetleri ile âlemde mutasarrıftır. Müneccim -astrolog- bu sözleri ile doğruyu söylemektedir. Ancak bütün işleri, yıldızlara bağlaması doğru değildir. Yıldızlar ancak Hak Teâlâ’nın izni ile bu tasarruflara yetmişlerdir. Yıldızlar ve tabiatların tesir ve tasarrufta rolleri vardır. On iki burçta on iki melek vardır, yedi gezegen gece gündüz o burçların kapılarında dolaşıp hizmet ederler!” Bu konuyu daha detaylı olarak anlatan İbrahim Hakkı, konuları geniş boyutlu görmek gerektiğini de belirterek tek bir bilimle çözülemeyeceğine işaret ederek şöyle der “Bu hakikati bu şekilde idrak etmek ne tıp ilmiyle, ne Hikmeti tabii ile ve ne de ahkâm-ı nücum -astroloji hükümleri- ile hâsıl olur. Ancak nübüvvet ilmiyle bilinir!..” Günün hangi saatlerinde hangi işlerin yapılmasının uygun olacağını dahi astrolojik tesirlere bağlı olarak açıklayan Erzurumlu İbrahim Hakkı, bu konuda da şöyle der “Otuz beyt içinde nahs ve sa’d -menfi ve müspet saatleri- beyan ettim İki âlemde bir bildim müessir zât-ı Mevlâyı Fakat sebeplere bağlamış ednâyı hem a’lâyı Eğer bilmek dilersen olduğun saat ne saattir Hangi yıldız hükmeder ol dem nuhûset ya saadettir.” Bu arada günün hangi saatine hangi yıldızın radyasyonu güçlüdür bunun hesabının nasıl yapılacağını öğreten beyitleri yazan Hakkı daha sonra şöyle der “Saat zamanlarını bir bir yedi gezegene ver gel Olduğun vakte hangi gezegen gelirse hâkim onu bil Zuhaldir -Satürn- nahs-ı ekber saati hem ağır olurmuş Yeri yedinci felektir bina yap başlama hiç iş Mübarek müşteridir -Jüpiter- sa’d-ı ekber saatini hoş bil Bey ve şira, tezvic edip her şuğle ol mâil Cihan Merihe -Mars- mahkûm olduğu saat hiç iş etme Çünkü nahs-ı asgardır kan aldır kimseye gitme Mübarek Şems -Güneş- hükmünde, taleb kıl cümle yârânı Yeri dördüncü felektir ziyaret eyle sultanı Zühre -Venüs- sa’d-ı asgardır o saat içtima eyle Sohbet ve tatlı söz et güzel ses istima eyle Utarid -Merkür- mümtezictir o zaman yaz nüsha hem mektup Kitap oku ve okut, nakş et, hesab etmek olur mergub Kamer -Ay- sa’d oldu bu gökte o saatte sefer hoştur Ticaret, şirket, haber ve mektup göndermek hoştur Yedi seyyare ahkâmı bu tertib üzere kanundur Gel ey Hakkı bil o Hakk’ı ki, cümle hüküm O’nundur.” Bedenin terkibi bahsinin ikinci fasıl, üçüncü nevi’nde ise Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri şu görüşü anlatır “Allâhû Teâlâ’nın kudreti ile, ulvî ecramın -planetlerin ve burçların- süflî cisimlerde -maddi yapılarda- çeşit çeşit tesirleri daimî olduğundan, bütün halkın şekil, hâl, ahlâk ve tavrı henüz ana rahminde nutfe iken rast gelen baht ve talileri tesirlerinden meydana gelmiştir. Ana rahmine nutfe vâki olduğu saatte, baba ve ananın talileri hangi işte ise, o, nutfenin zâtına tesirle nakş-bend, yani işlenmiş olur. Mesela saadeti, şekaveti, anlayışlı, ahmak, bahil cömert, korkak, yiğit, sevgi, düşmanlık, hırs, kanaat, himmet ve alçaklık, fakirlik ve zenginlik, rahat ve rahatsızlık, yaşama ve yaşamama, cemâl ve kemâl, kelâl ve melâl her ne hâl üzere ise, o nutfenin zâtına tali olur. Çünkü o nutfe ceninin cisminin levhi mahfuzudur. Levhi mahfuz ise bu âlemin mazharı, aynasıdır. O hâlde saîd olan, o saadetini annesi karnında bulmuştur. Şakî olan da şekavetini anası karnından almıştır. Nitekim Habib-i Ekrem hazretleri şöyle buyurmuştur “Saîd o kimsedir ki, annesi karnında saîd olmuş; şakî o kimsedir ki, annesi karnında şakî olmuştur!..” Herkesin talinin tesirini remiz ve işaret ile duyurmuştur. Halkın bütün şekil, sıfat ve mizaçları felekî vaziyetler gereğince rahimlerde ayrı olunca, eceli müsemmaları da mizaçlarına göre, orada muhtelif takdir olunmuştur.” Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın marifetnamesinden bir bölüm... - Boyu uzun olanların kalbi saf ve temiz olur. - Kısa boylu olanların hileleri, aldatmaları çoktur. - Orta boylu olanlar akıllı ve hoş huylu olurlar. - Saçları sert olan kimse, akılla atılganlığı bulur. - Saçları yumuşak olan saf ve utanması az olur. - Saçı sarı olanın işi, kibirlenme ve kızgınlıktır. - Siyah saçlı olan sabırlıdır, onu ara. - Kumral saç güzeldir, sahibi bedelsizdir. - Saçı az olan lütufkar, anlayışlı ve nazik olur. - Başı küçük olanın aklı azdır, gizli şeyin varsa ona söyleme. - Başının tepesi yassı olan keder çekmez. - Başının derisi ince olan, hayır yapar, zarar vermez. - Kel adama yaklaşma, kötü huylu olur, ondan sakın. - Alnı dar olanın, İçi de dar, sıkıntılı olur. - Alnı yumru olan, çirkin ve kalın kafalı olur. - Alnı enli olan kötü huylu olur, çünkü hastadır. - Alnı normal olanı emin bil. - Alnı buruşuksuz olan, şüphesiz tembel olur. - Alnı uzun olan anlayışlı, az ise cömert olur. - Kaşlarının arası buruşuk olan, üzüntü yükünü taşır. - Kulağı çok büyük olan, bilgisiz ve tembel olur. - Küçük kulaklı eğri, orta normal kulaklı doğru olur. - Kaşının ucu ince olanın, işi gücü fitnedir. - Kaşının kılları çok olanın, üzüntüleri de çok olur. - Kaşı açık olan doğrudur, çatma olan eğridir. - înce kaşlı güzel olur, uzunu ise kibirli olmanın delilidir. - Kaşı yay gibi olan, her zaman güzel olur. - Göz çukuru az olursa, o kibirli olmaya delildir. - Siyah gözlüler itaatli, kızıl gözlüler cesur olurlar. - Gök gözlü olan zeki, ela gözlü olan edepli, terbiyeli olur. - Küçük gözlü hafif, büyük gözlü zarif, narin olur. - Gözü yumru olan kıskanç, orta olan dost olur. - Yarı kapalı göz ayıp, bakışı miskince olur. - Köre yakın olma, sık bakan, emniyetli olmaz. - Gözü şaşı adama bakma, çünkü o sana eğri bakar. - Güleç gözlü olan güzeldir, kirpiği sık olan bedelsizdir. - Büyük yüzlü olan illetlidir, küçük yüz kibirlenmeye delildir. - înce yüzlü sevimli, kalın yüzlü hor sevimsiz olur. - Uzun yüzlü olanlar yalancı olurlar. - Ekşi yüzlü, somurtkan olanların, sözlerinin çoğu acı olur. - Yuvarlak yüzlüler, ay'dan daha nurlu olur. - Böyleleri çok güleç olur, onu gören muradını alır. - Benzi kızıl olan terbiyeli, esmer olan da zeki olur. - Benzi sarı olan illetli, siyaha çalan da tevekkelli olur. - Burnu uzun olanın idraki anlayışı az olur. - Kısa burunlu olanlar fazla korkak olur. - Burun ucu top olan, neşeli olur. - Burun ucu ağzına yakın olan adamdan sakın. - Burun delikleri geniş olanın içi kibir ve kıskançlıkla doludur. - Burun kanatları dar olan kişide küsme ve inat çok olur. - Burnu enli olan kimse şehvete tutkundur. - Burnu eğri olan kimsenin düşüncesi, işi başarıya ulaştırmaktır. - Küçük ağızlı olan güzel ve fakat çok korkak olur. - Büyük ağızlı cesur, eğri ağızlı kötü olur. - Genizden söylenen sözler, kibirlenmeden olsa gerek. - ince sesli erkeklerin işi, kadına şehvet duymaktır. - Erkek sesli kadınların çoğu yalan söyler. - Çabuk konuşan, ince anlayışlıdır. - Kaba sesli olanın gayreti ve yardımseverliği fazladır. - Çatal sesli olan, halktan kötülük geleceğini sanır. - Yüzü güleç, sözü tatlı olan insan azizdir, sevilir. - ince ve kırmızı dudaklı kimse, söyleneni iyi anlar. - Bil ki kalın dudaklının kızgınlığı ağırdır. - iri dişliler, çok defa yaman işler yapar. - Normal dişi olanların, işi hoş ve doğrudur. - Kokusu hoş olanın, huyu da güzeldir, hoştur. - Çene kemiği ince olanın, aklı da hafif olur. - Enli çenenin sahibi kaba olur. - Çenesi normal olan, akıllı ve güzel olur. - Uzun sakallı kişi hünersiz olur. - Sık sakallı kişi kabadır, sohbetini de uzatır. - Siyah ve az sakallı olmak zekaya delildir. - Hiç kılı olmayan köse adamın hilesi çok olur. - Sakalı değirmi olanın kemali de çoktur. - Kafası enli olan ahmaklık illetine tutuktur. - Boynu çok uzun olanın olgunluğu az olur. - Boynu ince olan cahil olur. - Boynu kalın olan gece gündüz yiyici obur olur. - Boynu kısa olanın hilesi çok olur. - Boynu normal olanın işi iyilik yapmaktır. - Her uzvu normal olan, şüphesiz ki güzel olur. İslam dünyasinda gerek birçok bilim dallari, gerekse çeşitli araştirma usulleri Hint, Çin, Misir, Iran ve Yunan'dan esinlenmiş, daha değişik şekillerde ortaya çikmiştir. Bu alandaki çalişmalar bazen İslam'a aykiri olan usullerle örneğin, kehanet, bazen de meşru usullerle yürütülmüştür. Bu çalişmalarin meşruluğunu savunmada en temel dayanak ise İslam büyüklerinin örneğin, Ali bin Ebu Talip, Cafer Sadik bu gizli ilimlere vakif olduklari yönündeki söylemler olmuştur. Fizyognomi de gizli ilimler içinde yer almiştir. Değişik adlar İlm-i Firaset, İlm-i Sima altinda toplanmiş çeşitli metodlar ve tezler, o dönemde aşaği yukari bugünkü fizyognominin işlevini yerine getiriyordu. Bilim adamlari bu ilimlerin veya uygulamalarin kaynağini müminin manevi gelişiminde aramişlardir. Örneğin, firaset; ilham, keşf, sezgi, keskin idrak, kalp gözüyle görmek gibi anlamlari içeren bir kavram olmuştur. Firasetin temelinde, takvanin kalpleri nurlandiran bir nimet olduğu ve göğse inşirah genişlik, huzur verdiği, bu vesile ile de müminin Allah'in nuru ile bakabildiği düşüncesi yatmaktadir. Allah kulunu sevdiği zaman "onun gören gözü, işiten kulaği, tutan eli, yürüyen ayaği" olduğu için tüm bu marifetleri Allah'in bir nimeti olarak görmüşlerdir. Müslüman bilim adamlarinin başlica özelliği ansiklopedik bilgiye sahip olmalari idi. Onlar, uğraştiklari çeşitli bilim dallarinin verdiği avantaji kullanarak fizyognomiyle ilgili olarak birtakim görüşler ortaya atmiş ve geliştirmişlerdir. Bu konudaki geleneksel görüşler değişik eserlerde geçmektedir. Örneğin, kalin dudakli insanlarin zevkine düşkün, ince ve normalde sikça kapali duran dudaklara sahip olanlarin siki ağizli olduklari belirtilmiştir, insanlarda küçük baş, aklin azliğina ve sir sakla-mamaya, büyük baş akla ve zekaya, yassi tepe baş lakaytlik ve gamsizliğa, yanlardan basik baş huyu ve tabiati dar ve hiddetli olmaya işarettir. Gaga burunlu insanlarda egemenlik ruhunun, kalkik burunlularda ise asiliğin olduğu ifade edilmiştir. Yüzün belirgin organlari olan gözler, burun, ağiz, çene, kulaklarin yani sira kaşlar, kirpikler, göz kapaklari, gözleri rengi, derinin rengi, kirişiklar vs. ele alinan özellikler arasindadir. 18. yüzyilda yaşamiş ünlü bilim adami ve mutasavvif Erzurumlu İbrahim Hakki'nin 1705-1771 Marifetname'si ansiklopedik bir kitap olmasi itibariyle, fizyognomiye de büyük yer vermiştir. Olgun bir mutasavvif olan İbrahim Hakki, çok sayida bazi araştirmalarda bu sayi 15, 30, 50 ve hatta 70 olarak geçmektedir eser yazmiştir. Bu eserler arasinda en meşhur olani ise Marifetname olmuştur. Bu eser, kapsamli ve olgun düzeyde bilgi edinmiş, çağindaki bilgi ve keşiflere yabanci kalmayan İbrahim Hakki'nin eski ile yeniyi kaynaştirmaya çaliştiği bir kitaptir. Ona göre de yaşadiği dönemin bütün bilgilerini kapsayan ansiklopedik özellikte bir çalişmadir, İbrahim Hakki bu kitabinda kendinden önce yaşamiş İslam düşünürlerinin eserlerinden yararlandiği için, eserin fizyognomiyle ilgili bölümünü de okurken önceki dönemlerde fizyognomi ile ilgili görüşlerin neden ibaret olduğu konusunda da bilgi edinebiliriz. Nitekim, eserde de beden yapisi, yüz biçimi ve bedenin ayri ayri azalari ile insan karakteri arasindaki ilişkinin "hikmet ehlinin" dilinden ayrintili bir şekilde sunulduğunu görmekteyiz. Marifetname, "Mukaddime" ile üç "Fen" ve bir "Hatime" olmak üzere beş ayri bölümden oluşmaktadir. Bu kisimlar da kendi içlerinde "Bab, Fasil, Nevi" olarak ayrilmiştir Bunlarin dişinda başta ve sonda, birkaç sayfalik yazilar vardir. Marifet-name'de, fizyognomi ile ilgili bilgiler 4. babin 5 faslinin 3. ve 4. nevilerinde yer almaktadir. Marifetname'ye göre, Allah insan alemin en güzel şekilde süsleyip nurlandirmiştir. Bunun yani sira, insanlari şekil ve karakter olarak değişik yaratmiştir. Sonra lütuf ve inayeti ile, şekli karakterin ve azayi da ahlakin belirtisi kilmiştir. Böylece, insan önce kendi görünümünden kendi karakterini tanimlayarak ihtimam ile ahlakini güzelleştirir. Daha sonra yakinlari ve dostlarinin diş görünümlerine fehm ve firasetle bakarak, onlarin iç hallerine ve ahlaklarina vakif olabilir Onlara ya ahlaklarina göre rağbet ve muhabbetle muamele eder, veya aklinca güzel idare ile geçinip gider. İbrahim Hakki, yüz yapisinin daha geniş anlamda vücut yapisi karakter ile ilişkisini bir ilahi kural olduğunu ifade etmektedir. Bu anlamda fizyognomiyi öğrenmek ve bu vesile ile çevredeki insanlarla karakterlerine göre muamele etme gibi iyi bir sosyal iletişim metodu sunmaktadir. Erzurumlu İbrahim Hakki, yüz yapisi kismen vücut yapisi ve insan karakteri ile görüşleri şiir şeklinde aşağidaki gibi sunmaktadir Burada, sadece yüz yapisi değil, vücut yapisi ve mimikler de ele alinmiştir. Baş Organlarinin Şekillerinin Hikmetini Bildirir Ey aziz! Hikmet ehli demişlerdir ki Cenab-i Hak insanin vücudunu en mükemmel ve güzel şekilde yaratmiştir. Organlarin birbiriyle uyumu ve simetrisi, nezaketin ve güzelliğin örneği olmuştur. Bedenin güzelliğini, vasiflarini dil, bildirmek ve anlatmaktan acizdir. Yüzünün güzelliği, içinin temizliği ve kemali, huyunun yumuşakliği, tabiatinin iyiliği, konuşmasinin pürüzsüzlüğü ile dünyada benzersiz bir yaratiktir. Hoş yürüyüşü, tatli söyleyişi, güzel hareketi ve sevimli sesiyle alemin aklini almiştir. Güzelliğinin çekiciliği, caninin tatliliğiyla dünyanin sevgilisi, irfan ehlinin beğendikleri olmuştur ve aşiklara ondan nice haller gelmiştir. Cenab-i Hak, şekil ve biçim verdiği insan bedenindeki dört karişimin kan, balgam, safra, sevda dumanindan kiymetli saç ihsan etmiş, iki yumurtanin dumanindan da erkeklerin göğüs ve yüzlerinden kil yeşertmiştir. Ta ki saçla kadinlar süslü, biyik ve sakalla erkekler belli ve kaşlarla herkes belirmiş ve taninmiş olsun. Saçin siyahliği fazlaliğindan, sari oluşu balgamin çokluğundan, beyaz olmasi grizi, tabii hararetin zayiflamasindandir. Hararetin zayifliği da fazla nezleli olmaktan, çok cima kadinla birleşme yapmaktan ve fazla üzüntü ve aci duymaktan ileri gelir. Fakat alnin nuru, gönüllerin başidir, iki kaş, iki gözün gölgeliği ve nurlu yüzün hilali olmuştur. Gözlerin, burunla iki kaş arasinda olmalari çarpmalardan korunmalari ve başin ön tarafinda yaratilmiş olmalari da vücudun bütün işlerinde ona yol gösterici olmalari içindir. Göz kapaklari, göz yuvarlağinin örtüsü ve onun kötü nazardan koruyucusu olmuştur. Göz kapaklari, gözü türlü etkilerden koruduğu gibi, uyku zamaninda da göz yuvarlaklarina örtü vazifesini görür ve gözü süsleyen kirpiklerle birlikte gözü, toz duman gibi zararli şeylerden korur. Göz bebeğinin siyah, etrafinin beyaz oluşu, süs ve güzellik içindir. Göz nurunun siyah noktasinda bulunmasi ona, organlarin en değerlisi sifatini vermektedir. Göz bebeğinin, yuvarlağin ortasinda oluşu, tabakalarinin gereklerindendir. Göz yuvarlağinin oval olmasinin sebebi; göz nurunun etrafa yayilmasini kolaylaştirmak içindir, insan kafasinin yuvarlak oluşu, çarpmalardan sakinilmasi ve beyin organlarina daha geniş bir yer olmasi içindir. Büyüklüğünün bu kadar olmasi, en uygun şekildir, insan yüzünün yuvarlak oluşu, güzelliğiyle güneş ve aya benzemesi içindir. Dudaklarin kirmizi, dişlerin inci gibi olmalari süs ve güzellik içindir. Burnun kikirdak oluşu, hafif olmasi ve çarpmalardan zarar görmemesi içindir. Burun deliklerinin geniş olmasi kokuyu fazlaca ve çabucak almasi ve sümüğün kolayca akabilmesi içindir. Dişlerin keskinleri kesmek ve kirmak, enlileri öğütmek ve çiğnemek, dizilişlerinin düzenli oluşu, konuşma zamanlarinda harflerin ve sesin düzgün çikmasi içindir. Dilin kemiksiz oluşu, lokmayi ağizda hareket ettirmek, harfleri söyleyebilmek ve kelimeleri kolayca ifade edip bildirmek içindir. Dilin dudaklarda dişler tarafindan hapsedilmiş olmasi az konuşmasi içindir. Dil bir olduğu halde göz ve kulaklarin iki oluşu, fazla görmek ve kolayca işitmek içindir. Kulaklarin başin iki tarafinda oluşu, hafif ve latif olmalari ve çarpmalardan zarar görmemeleri içindir. Boynun enlilik ve uzunluğunun bu şekilde, bu büyüklük ve biçimde oluşu, baş ile kolayca münasebet ve bağlanti kurmasi ve onun ağirliğina dayanabilmesi içindir. Başin bir tek kemik olmayip yedi omurdan meydana gelmiş olmasi, vücudun her tarafiyla kolaylikla bağlanti kurmasi içindir. İnsan başinin, bütün organlarin üstünde ve yüksekte oluşu, şaninin büyüklüğü ile ululuğunu duyurmak ve kendisinde bulunan akil cevherinin kiymetini takdir ettirmek içindir. Başin, on duyu organinin başlangiç yeri olmasi, onun şeref ve değerini artirmaktadir. Bu kadar organ ve kuvvetlerin böyle bir yerde başta toplanmiş olmasi, Cenab-i Hakk'in kudretinin kemalini göstermek ve sanatinin ululuğunu belirtmek içindir. İnsan organlarinin şekil ve biçimlerinden sezip anmakla ve bakişin, gönül ve cana olan emniyet ve selametini, lütuf ve kerametini bildirir Ey aziz, hikmet ehli demişlerdir ki Alemi bu şekil ve surette yaratan Cenab-i Hak, eşi benzeri olan insan alemini en güzel şekilde ve en beğenilir surette tasvir edip şekil verdikten sonra ona üfürdüğü ruhu ile bezetmiş ve aydinlatmiştir ve hayvan cinsinden insan türünü, güzellik ve sevimlilikle benzetmiş, anlama ve konuşma yeteneğiyle üstün kilmiştir. Gerçi Cenab-i Hak, insanlarin beden ve ruh bakimindan bir yaratmiştir. Fakat insanlar zeka ve kabiliyette, huyda değişiktir, birbirlerinden farklidir. Sonra Allah, lütuf ve inayetiyle, hikmetinin gereğini, sanatinin inceliğini bu yaratikta göstermiş, yüzünü, şekil ve yapisini içine, organlarinin biçimini ahlak ve karakterine belirti yapmiştir ki, insan kendi şekil ve yapisindan kendi vasiflarim bilip ona göre ahlak ve hareketlerindeki, huylarindaki eksik ve aksakliklari düzeltsin. Sonra arkadaş ve dostlarinin vücut yapisi ve şekillerine bakip zeka ve karakterlerini, huy ve tabiatlarini ince seziş ve zekasiyla bilsin ve buna göre onlara muamele etsin, beğensin ve sevsin veya aklini kullanarak karakterlerine göre hareket ederek onlarla geçinip gitsin veya onlardan uzaklaşip emniyeti, rahat ve selameti bulsun ve ne kimseden incinsin ne de kimseyi incitsin. Gönül hoşluğu ile rahat oturup kalksin. Ey akilli, insan ve cinlerce cihan bağinda beğenilen budur Ne kimse senden incinsin, ne de sen bir kimseden incin. "Güzel huylu insandan hayir isteyin." hadis-i şerifine göre, güzel ve sevimli insanlarda daima güleş, iyi huy ve tatli sözlerin görüp işitildiği gerçeği duyurulmaktadir. Kur'an-i Kerim'de "Herkesin iş ve ameli şekline uygundur." buyurulmasi da buna işarettir. Baş ve boyun şekil ve biçimleriyle, bunlara bağli huy ve tabiatlarim bildirir Ey aziz, hikmet ehli demişlerdir ki - Boyu uzun olanlarin kalbi saf ve temiz olur. - Kisa boylu olanlarin hileleri, aldatmalari çoktur. - Orta boylu olanlar akilli ve hoş huylu olurlar. - Saçlari sert olan kimse, akilla atilganliği bulur. - Saçlari yumuşak olan saf ve utanmasi az olur. - Saçi sari olanin işi, kibirlenme ve kizginliktir. - Siyah saçli olan sabirlidir, onu ara. - Kumral saç güzeldir, sahibi bedelsizdir. - Saçi az olan lütufkar, anlayişli ve nazik olur. - Başi küçük olanin akli azdir, gizli şeyin varsa ona söyleme. - Başinin tepesi yassi olan keder çekmez. - Başinin derisi ince olan, hayir yapar, zarar vermez. - Kel adama yaklaşma, kötü huylu olur, ondan sakin. - Alni dar olanin, içi de dar, sikintili olur. - Alni yumru olan, çirkin ve kalin kafali olur. - Alni enli olan kötü huylu olur, çünkü hastadir. - Alni normal olani emin bil. - Alni buruşuksuz olan, şüphesiz tembel olur. - Alni uzun olan anlayişli, az ise cömert olur. - Kaşlarinin arasi buruşuk olan, üzüntü yükünü taşir. - Kulaği çok büyük olan, bilgisiz ve tembel olur. - Küçük kulakli eğri, orta normal kulakli doğru olur. - Kaşinin ucu ince olanin, işi gücü fitnedir. - Kaşinin killari çok olanin, üzüntüleri de çok olur. - Kaşi açik olan doğrudur, çatma olan eğridir. - İnce kaşli güzel olur, uzunu ise kibirli olmanin delilidir. - Kaşi yay gibi olan, her zaman güzel olur. - Göz çukuru az olursa, o kibirli olmaya delildir. - Siyah gözlüler itaatli, kizil gözlüler cesur olurlar. - Gök gözlü olan zeki, ela gözlü olan edepli, terbiyeli olur. - Küçük gözlü hafif, büyük gözlü zarif, narin olur. - Gözü yumru olan kiskanç, orta olan dost olur. - Yari kapali göz ayip, bakişi miskince olur. - Köre yakin olma, sik bakan, emniyetli olmaz. - Gözü şaşi adama bakma, çünkü o sana eğri bakar. - Güleç gözlü olan güzeldir, kirpiği sik olan bedelsizdir. - Büyük yüzlü olan illetlidir, küçük yüz kibirlenmeye delildir. - İnce yüzlü sevimli, kalin yüzlü hor sevimsiz olur. - Uzun yüzlü olanlar yalanci olurlar. - Ekşi yüzlü, somurtkan olanlarin, sözlerinin çoğu aci olur. - Yuvarlak yüzlüler, ay'dan daha nurlu olur. - Böyleleri çok güleç olur, onu gören muradini alir. - Benzi kizil olan terbiyeli, esmer olan da zeki olur. - Benzi sari olan illetli, siyaha çalan da tevekkelli olur. - Burnu uzun olanin idraki anlayişi az olur. - Kisa burunlu olanlar fazla korkak olur. - Burun ucu top olan, neşeli olur. - Burun ucu ağzina yakin olan adamdan sakin. - Burun delikleri geniş olanin içi kibir ve kiskançlikla doludur. - Burun kanatlan dar olan kişide küsme ve inat çok olur. - Burnu enli olan kimse şehvete tutkundur. - Burnu eğri olan kimsenin düşüncesi, işi başariya ulaştirmaktir. - Küçük ağizli olan güzel ve fakat çok korkak olur. - Büyük ağizli cesur, eğri ağizli kötü olur. - Genizden söylenen sözler, kibirlenmeden olsa gerek. - İnce sesli erkeklerin işi, kadina şehvet duymaktir. - Erkek sesli kadinlarin çoğu yalan söyler. - Çabuk konuşan, ince anlayişlidir. - Kaba sesli olanin gayreti ve yardimseverliği fazladir. - Çatal sesli olan, halktan kötülük geleceğini sanir. - Yüzü güleç, sözü tatli olan insan azizdir, sevilir. - İnce ve kirmizi dudakli kimse, söyleneni iyi anlar. - Bil ki kalin dudaklinin kizginliği ağirdir. - İri dişliler, çok defa yaman işler yapar. - Normal dişi olanlarin, işi hoş ve doğrudur. - Kokusu hoş olanin, huyu da güzeldir, hoştur. - Çene kemiği ince olanin, akli da hafif olur. - Enli çenenin sahibi kaba olur. - Çenesi normal olan, akilli ve güzel olur. - Uzun sakalli kişi hünersiz olur. - Sik sakalli kişi kabadir, sohbetini de uzatir. - Siyah ve az sakalli olmak zekaya delildir. - Hiç kili olmayan köse adamin hilesi çok olur. - Sakali değirmi olanin kemali de çoktur. - Kafasi enli olan ahmaklik illetine tutuktur. - Boynu çok uzun olanin olgunluğu az olur. - Boynu ince olan cahil olur. - Boynu kalin olan gece gündüz yiyici obur olur. - Boynu kisa olanin hilesi çok olur. - Boynu normal olanin işi iyilik yapmaktir. - Her uzvu normal olan, şüphesiz ki güzel olur. 5. nevide ise bedenin diğer uzuvlarinin omuz, kol, parmak, tirnak, göğüs vs. insan karakteri ile ilişkisi ele alinmiştir. Marifetnamenin bir çok konulan gibi, fizyognomiyle ilgili kismi da ayri bir araştirma gerektirmektedir. ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI KİMDİR? 18 Mayıs 1703 yılında Erzurum Haskale’de doğan İbrahim Hakkı, toplumda Erzurumlu İbrahim Hakkı olarak tanınmaktadır. Erzurumlu İbrahim Hakkı mutasavıf, alim ve sosyologtur. Annesi Hanife Hatun’un soyu İslamiyetin kurucusu Hz. Muhammed’e kadar uzandığı söylenmektedir. Babası ise Derviş Osman’dır. Küçük yaşta annesini kaybeden İbrahim Hakkı, amcasının yanında kalarak eğitimine bir süre daha burada devam etmiştir. Eşinin ölümünün ardından Tillo’ya giderek Kadiri şeyhlerinden İsmail Fakirullah’ın cemiyetine katılmıştır. Eğitimini bir süre amcasının yanında devam eden İbrahim Hakkı, 9 yaşına geldiğinde amcası ile birlikte babasının yanına Tillo’ya gitmişlerdir. Burada tefsir, hadis ve fıkıh eğitimi alan İbrahim Hakkı, daha sonra Molla Muhammed al- Suhrani’den astronomi ve matematik dersleri almıştır. Birçok önemli esere imza atmış olan İbrahim Hakkı, düz yazı ve manzum olarak toplamda 15 eser yazmıştır. İbrahim Hakkı, astronomi, fizik, psikoloji, sosyoloji ve din gibi birbirinden önemli bu alanlar üzerinde birçok çalışmaya imza atmıştır. Tasavvuftan edebiyata kadar pek çok alanda bilgi sahibi olan İbrahim Hakkı, 18. yüzyıl klasik İslam kültürünün Osmanlı’daki son temsilcilerinden biri olarak sayılmaktadır. Erzurumlu İbrahim Hakkı, 22 Haziran 1780 tarihinde vefat etmiş ve Şiir’tin Tillo ilçesinde defnedilmiştir. Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın en önemli eserleri Divan ve Marifetname olarak belirtilmektedir. Marifetname eserini halkın anlayabileceği şekilde yazmış ve tasavvufi konuların yanı sıra astronomi ve fen bilimlerini kapsayan birçok konuya yer vermiştir. Ansiklopedik özelliğe sahip olan Marifetname, 1757 yılında tamamlanmıştır. Kitabın yazım sürecinde yaklaşık 400 kitaptan yararlanıldığı söylenirken ilk defa bu kitapta Güneş Sistemi hey’et-i cedide’ anlatılmıştır. MARİFETNAME NEDİR? Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri'nin en önemli eserlerinden biri olan Marifetname, 1757 yılında yazımı tamamlanmış ansiklopedi türünde bir eserdir. Yaklaşık 600 sayfa olan eser, 400 kitaptan yararlanılarak yazılmıştır. Mısır ve İstabul'da farklı tarihlerde basılan bu eser, aynı zamanda Arapça’dan Farsça’ya da çevrilmiştir. Önsüzü tamamen dini olarak hazırlanan eserde, tasavvuftan, edebiyata, edebiyattan astronomiye kadar pek çok konu yer almıştır. Bir önsöz, bir sonsöz ve üç büyük bölümün yanı sıra her bölüm alt bölümlere ayrılarak hazırlanmıştır. Ana konuların yanı sıra konu aralarında beyitler ve şiirler yer almıştır. Birinci Bölüm; Allahın varlığı ve birliği anlatılan birinci bölümde; madenler, bitkiler, insanlar, coğrafya, takvim, geometri ve astronomi konuları yer alır. İkinci Bölüm; Anatomi ve fizyolojinin anlatıldığı ikinci bölümde; insan vücudu estetik ve yapısal anlamda anlatılırken insanın huylarına da yer verilmiştir. İkinci bölümün sonlarına doğru insan ruhu, insan sağlığı ve ölüm konuları detaylıca anlatılmıştır. Üçüncü Bölüm; Bir başka değişle törebilimi olarak nitelendirilen üçüncü ve son bölümde; öğrenci öğretmen ilişkileri, öğretimin yolu ve yöntemleri, anne ve babaya karşı çocuğun tutumu, evlilik, karı koca ilişkileri, anne babanın çocuklarına karşı tutumları, eş, dost, komşu ve akraba ilişkileri gibi konular detaylıca incelenmiştir. MARİFETNAME – ÇOCUĞUNUZUN CİNSİYETİ KIZ MI ERKEK Mİ? 300 yıl önce yazılmış olan, Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın Marifetname adlı eserinde yer alan bilgilere göre; cima vaktine göre bebeğinizin cinsiyetini, huy ve karakterini öğrenmeniz mümkün. Bilim adamı ve mutasavvıf olan Erzurumlu İbrahim Hakkı, ansiklopedi tarzındaki kitabında astronomiden kadın-erkek ilişkilerine kadar pek çok konuya değinmiştir. Cima Sözlükte cinsel ilişkide bulunma anlamına gelen cima, kadın ve erkek arasındaki cinsi münasebet anlamına gelen fıkıh terimi. Cima Vakitlerine Göre Bebeğin Cinsiyeti Erkeğin suyu erken gelip de çok olursa, çocuk öncelikle oğlan olup, ekseriya amcasına benzer. Eğer erkeğin suyu erken gelip de kadınınki çok olursa çabuk akma sebebiyle çocuk oğlan, fakat kadınınkinin çokluğu dolayısıyla çocuk dayısına benzer. Eğer kadının suyu daha evvel gelir ve fakat erkeğin suyu daha bol olursa o zaman çabukevvel akması sebebiyle çocuk kız olur fakat erkeğin suyunun çokluğu nedeniyle kız halasına benzer. Eğer kadının suyu erkekten evvel gelir ve onunkinden çok olursa doğan çocuk kız olur ve fakat daha çok teyzesine benzer. Erkek ve kadının birleşik menileri rahmin dört ağzından yalnızca birine girerse çocuk bir, iki ağza girerse çocuk iki, üçüne girerse üç, dördüne girerse dört çocuk doğar. ►Çin Takvimi ile Bebek Cinsiyeti Belirleme İçin Tıklayınız... Otomatik Hesaplama Robotu , Cima Vakitlerine Göre Çocuk Karakter Analizi Cima sırasında konuşanın çocuğu dilsiz olur. Cimada öpüşenin çocuğu sağır olur. Başkalarının yanında cima edenin çocuğu hırsız olur. Öğleden sonra yapılan çocuğun gözü şaşı olur. Kadının rızası dışında cima yapılırsa çocuk ahmak olur. Ayın ilk günü yapılan çocuk güzel olur. Pazartesi gecesi cima yapılırsa çocuk Kur’an hafızı olur. Salı gecesi cima yapılırsa çocuk cömert ve merhametli olur. Çarşamba günü cima yapılırsa çocuk öldürmeye meğilli olur. Perşembe gecesi cima yapılırsa çocuk alim ve amil olur. Cuma namazından önce cima yapılırsa çocuk mutlu ve ölümünde şehit olur. Cuma gecesi cima yapılırsa çocuk abid ve arif olur. Pazar gecesi cima yapılırsa çocuk yol kesici olur. Ramazan bayramı gecesi cima yapılırsa doğan çocuk serkeş ve inatçı olur. Kurban bayramı gecesi cima yapılırsa doğan çocuk 4 ya da 6 parmaklı olur. Ayakta yapılan cima sonucu doğan çocuk yatağına işer. Meyve ağacı altında yapılan cimada doğan çocuk zalim olur. ► Marifetname'den Seğirmeler ve Anlamları Marifetname – Vücuda Göre Karakter Analizi Alnı dar olanın ahlakı da dar olur. Alnı yumru olan kötü ve aldaltıcı olur. Alnı enli olanın kötü huyluluğu hastalık gibidir, ondan ayrılmaz. Alnı düzgün olan kişi emniyetli olur. Alnı kırışıksız olan tembel olur. Alnında uzun kırışıklıklar olan anlayışlı olur. Alnında pek az kırışıklık bulunan cömert olur. Ağzı küçük olan güzel olur ancak korkak olurlar. Ağzı büyük olan yiğit olur. Ağzı eğri olan kötüdür. Başı büyük olan akıllı olur. Başının üstü yassı olan keder çekmez. Başının cildi sağlam olan hayır işler. Başı kel olan kötü huyu olur. Bakışı gevşek olan süslü olur. Benzi kızıl renkli olan edeblidir. Benzi sarı olan hastalıklı olur. Benzi siyah olan tevekkel olur. Burnu biraz uzun olan anlayışsız olur. Burnu kısa olanın içinde korkusu çok olur. Burnunun ucu top gibi olan neşelidir. Burnunun ucu ağzına yakın insandan sakının. Burun delikleri geniş olanlar içinde kibir ve haset barındırır. Burnunun iki kanadı hareketli olanlarda kahır ve inat bulunur. Burnu geniş olanda şehvet hastalık haline varmıştır. Burnu eğri olan himmette bulunmayı düşünür. Burnundan konuşan kişi kibirli olur. Boynu uzun olan saf ve akıllı olur. Boynu çok uzun olan kişide olgunluk az olur. Boynu kısa olan hileli iş peşinde olur. Boynu orta uzunlukta olan kişiler hayır işleriyle uğraşır. Boynu kalın olan insan gece gündüz yemek yer. Çenesi enli olanlar kaba ve sert karakterde olur. Çenesi orta halli olanlar güzel ve akıllı olur. Çenesi ince olan erkek akılsız olur. Dudakları etli olan kişiler kızgın ve sakil ağır, uyumsuz ve kaba olur. Dişleri iri olan kötülük yapar. Dişi orta boyda olanın işi doğruluk ve esenlik olur. Gerdanı ince olan cahil olur. Gözü çukur ve eğik olanlar kibirli olur. Gözü siyah renk olan itaatkar olur. Gözü kanlı olan yiğit olur. Gözü mavi renk olan zekidir. Gözleri mavi veya gök rengi olandan uzak dur. Gözü ela renk olan edeblidir. Gözü küçük olan hafif kişiliğe sahip olur. Gözü büyük olan güçlü kişiliğe sahip olur. Gözü yumru olan hasetçi olur. Gözü orta büyüklükte olan gerçek dosttur. Gözü kıpık yarı kapalı olan çirkin ve yaramazdır. Gözü noktalı olanın nazarı çok değer. Gözü şaşı olan kötü düşünerek bakar. Gülüşü çok olan kişi hayasız olur. Kafası geniş olan ahmak olur. Kaşı kavisli olan dilber olur. Kaşı ince olan güzeldir. Kaşı ince fakat uzun olan kibirli olur. Kaş arası açık olan dürüsttür. Kaşı çatık olan hırsız olur. Kaşı çok kıllı olan kederli ve kalbi kırık olur. Kaşının ucu ince olan fitnecidir. Kokusu güzel olanın huyu da güzel olur. Kaşlarının arası kırışık olan gam yüklü olur. Kulağı geniş ve büyük olan tembel ve cahil olur. Kulağı küçük olan hırsız olur. Saçı sert olan keskin zekalı olur. Saçı yumuşak olan ehlep ve arsız olur. Saçı sarı olan kişinin aklı fikri kibir ve gazaltır. Saçı siyah olan sabırlıdır. Saçı kumral olan kendi de huyu da güzeldir. Saçı seyrek olan arif ve zarif olur. Saçı kalın kadın anlayışsız olur. Sakalı uzun olan hünersiz olur. Sakalı sık olan sakil olur. Sözü uzatmayı severler. Sakalı değirmi yuvarlak olan olgundur. Sesi ince olan erkeğin aklı fikri şehvettir. Sesi erkek gibi olan kadın yalan söyler. Sesi kaba olan merhabayı sever ve himmeti vardır. Sesi çatallı olan halkına zarar verir. Sözü hızlı söyleyen anlayışlı olur. Yüzü küçük olan kibirlidir. Yüzü büyük olan hastalıklıdır. Yüzü etki olan sakil ağır, uyumsuz ve kaba olur. Yüzü arık zayıf ve cılız olan borcuna sadık olmaz. Yüzü uzun olan yalan konuşmayı sever. Yüzü sert olan acı sözlü olur. Yufka ve kırmızı dudaklı kişi iyi ilim tahsil eder.

erzurumlu ibrahim hakkı marifetname burçların özellikleri