Enjeksiyon Tedavisi. Son Güncellenme: 16/02/2022. Oysa bizim gerek bel gerekse boyun fıtıklarında ilaç tedavilerine yanıt vermeyen ve ağrının ön planda olduğu vakalarda uyguladığımız basit bir girişimsel tedavi metodudur. Kayıtlarımızda 3000 civarında uygulama mevcuttur. Hemen her anestezi hekiminin uygulayabileceği bu
Boyunfıtığı ameliyatında amaç, omurilik ve sinirler üzerindeki baskıyı yok etmek oluyor.Bu diskektomi denilen bir işlemle yapılıyor. Ameliyatın boynun önünden mi yoksa arkadan mı yapılacağı ile ilgili teknik karar disk herniasyonunun tam konumu, cerrahın tecrübesi ve tercihleri gibi pek çok etkenle belirleniyor.
BoyunFıtığı Belirtileri. Boyun fıtığı belirtileri, boyunda ve boyna bağlı sinirlerde oluşan, ağrıyla kendini gösteren ve günlük hayatı olumsuz etkileyen durumlardır. Ensede oluşan ağrılar. Kollarda ve ellerde uyuşma ve his kaybı. Kollarda ve ellerde gücün azalması. Baş dönmesi. Boyun fıtığına bağlı olarak
Kopan fıtık parçası omurilik boşluğuna düşse de patlamaz. Boyun fıtıklarının çoğunda fizik tedavi ile düzelme sağlanabiliyor. Boyun fıtığında cerrahi tedavinin amacı, omurilik ve sinir dokusuna olan baskıyı ortadan kaldırmak, yani fıtığı yok etmektir. Ancak bu 10 hastadan birine uygulanır. 1. derece : bulging.
Aletlerle yapılan fizik tedavi genellikle 10-20 seansta tamamlanır. Elle yapılan fizik tedavi yani manipülasyon tedavisi ise, boyun fıtığının derecesine göre 2-10 seans arasında tamamlanır. Bu tedavi sırasında ellerle boyun bölgesine bazı bastırma germe ve döndürme manevraları uygulanır. Uygulanan manipülasyon tedavisi
Lazerepilasyon uygulanmış kişiler ise memnuniyet durumlarına göre çevrelerine, internet sitelerine ve merkezlere olumlu ve olumsuz yorumlarda bulunmaktadırlar. Lazer epilasyon yaptırmak isteyenlerin yorumları genel olarak lazerin kalıcı bir çözüm olup olmadığı ile ilgili lazerin olası zararları ile ilgili korkularını dile
k6NFiA. Boyun fıtığı, özellikle boyun ve ense de şiddetli ağrılarla karekterizedir. AAğrılar omuzlar ve kollara doğru da yayılabilir. Hatta ağrılar sırta kadar da vurabilir. Boyun fıtığı ameliyatları, bel fıtığına göre daha zor ve komplikedir. Çoğu kez platin koymak gerekebilir. Hastalar ömür boyu boyunlarında bir metal tabaka ile yaşamak zorunda kalırlar. MLS Lazer terapisi, nerdeyse ameliyatlara eşit bir tedavi imkanı sunmaktadır. Acil ameliyat endikasyonu olmayanların , operasyondan önce mutlaka MLS Lazer terapi seanslarını denemelidir. Operasyon en son çare olmalıdır. Zaten eğer zayıf ihtimalle de olsa MLS Lazer den sonuç alınamaz ve ameliyat kaçınılmaz olursa, önce uygulanan MLS Lazer tedavisi, ameliyatın başarını şansını çok yükseltmektedir. Öte yandan ameliyat ta her şey demek değildir. Ameliyatlardan da sonuç alamayan bir hayli hasta vardır. MLS Lazer terapisinin belirgin bir yan etkisi yoktur ve çok iyi sonuç vermektedir. Bu nedenle boyun fıtığı tedavisinde öncelikli tedavi olmalıdır. Tedavi esnasında lazer ışını nedeniyle dokulara herhangi bir zarar verilmesi, söz konusu değildir. MLS Lazer teknolojisi, dokulara zarar vermeyecek şekilde geliştirilmiştir. Dr. Mehmet Yavuz REEM Nöropsikiyatri Web
MediLifeBel ve boyun fıtığı tedavisinde yeni dönem NükleoplastiModern bel, boyun fıtığı tedavi yöntemi "nükleoplasti" ile hastalar, ameliyattan 1 saat sonra normal yaşantılarına Ol İSTANBUL-Tüm dünyada en çok iş kaybına yol açan nedenlerin başında gelen bel ve boyun ağrısı, insanların yüzde 80'ini hayatının bir döneminde yakalıyor. Teşhis ve tedavi imkanları gün geçtikçe artan bel ve boyun fıtığının tedavisinde ise lazerli nükleoplasti yöntemi öne çıkıyor. Nükleoplasti yöntemine ilişkin bilgi veren Özel Echomar Göztepe Hastanesi'nden Beyin ve Sinir Cerrahı Dr. Ayhan Kara, yöntem sayesinde hastanın 10 dakikalık bıçaksız, narkozsuz müdahalenin ardından 1 saat içerisinde günlük yaşantısına kaldığı yerden devam edebildiğini söyledi. Modern yöntemlerin bel fıtığı tedavisini kolaylaştırdığını ifade eden Dr. Kara, "Artık basit bel fıtıklarında eski açık yöntemler geride kaldı. Günümüz modern tedavisinde birçok bel fıtığı lazerle tedavi edilebilmekte hastalar 10 dakikalık bu işlemin ardından hemen kalkıp gezebilmekte, ağrılarından kurtulmakta, normal hayatına ve aktivitesine hemen dönebilmektedir" dedi. Lazer tedavisi olabilmek için hastanın belli kriterlere uyması gerektiğini belirten Ayhan Kara bu kriterleri şöyle sıraladı "Lazer her hastaya uygun değildir, bu yüzden dikkatli olmak lazım. Eğer bel fıtığı varsa ve bu fıtık MRG'de omurilik içine tamamen patlamamışsa, hasta ayaktayken ya da otururken bel ve bacak ağrısı var ama muayenede ayakta güç kaybı ya da idrar, büyük abdest kaçırma yoksa hastaya ilaç tedavisi denenmiş ama sonuç alınamamışsa, hastada ciddi kireçlenme yoksa bu kriterlere uyan her hastaya yapılabilir". Dr. Kara, nukleoplasti yönteminin boyun fıtıklarında da rahatlıkla uygulanabileceğini kaydetti. Hasta, nükleoplasti tedavisi için gerekli şartları taşıyorsa, lokal anestezi ile ameliyata alınıyor. Nükleoplasti'de özel bir iğne yardımıyla taşan ve baskı yapan disk mesafesine girildikten sonra lazer cihazının özel probu yerleştirilerek 10 dakikalık buharlaştırma işlemi uygulanıyor. Yöntem sayesinde, ayakta servise alınan hastalar, 1 saat sonrada taburcu olarak günlük yaşantısına dönebiliyor. bel fıtığı boyun fıtığı bel ağrısı boyun ağrısı nükleoplasti tedaviBu haberler de ilginizi çekebilir
MediLifeBoyun ve sırt kaslarındaki ağrılar her zaman fıtık kaynaklı olmayabilirFizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doçent Doktor Yeşim Çimen, miyofasiyal ağrı sendromunun özellikle 20-50 yaş arası kesimi ve masa başı çalışanları etkilediğini belirterek, hastalığın ağrı kesicilerle geçiştirilemeyeceğini ve mutlaka tedavi gerektirdiğini söylediAbone OlAcıbadem Ankara Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doçent Doktor Yeşim Çimen, halk arasında “kulunç” olarak bilinen “Miyofasiyal ağrı sendromu” ile ilgili önemli bilgiler verdi. Doç. Dr. Yeşim Çimen, miyofasiyal yani bölgesel ağrı sendromunu “Kasları ve bu kasları saran bağ dokuyu fasya etkileyen bir hastalıktır. Hastalıkta kasların içinde dokunmakla sert, ağrılı ve ağrı yayılımı gösteren tetik noktalar’ kulunçlar bulunmaktadır. Bu tetik noktaların damarları etkilemek suretiyle kasların beslenmesini ve oksijen alımını bozarak ağrıya neden olduğu düşünülmektedir” ifadesiyle anlattı. Ağrının çok şiddetli boyutlara ulaşabildiğini ve dolayısıyla kişinin fonksiyonel durumunu etkilediğini vurgulayan Doç. Dr. Yeşim Çimen, “Hastalık hem yaşam kalitesini bozar hem de iş gücü kaybına yol açar. Üstelik bel veya boyun fıtığı ile siyatik gibi başka hastalıklarla karıştırılabilir ki bu da esas hastalığın gözden kaçmasına yol açar. Hasta güçlü ağrı kesiciler kullansa bile, ilaç etkisi geçtiğinde ağrıları tekrar başlar. Bu yüzden ağrı kesicilerle geçiştirilmemeli, hekim muayenesi yapılıp tanı konmalı ve uygun tedavi seçeneklerinden faydalanılmalıdır” diye konuştu. Bu etkenler riski artırıyor!Hastalığın akut ve kronik olmak üzere iki şekilde görülebildiğini belirten Doç. Dr. Yeşim Çimen “Akut form sıklıkla kendiliğinden veya basit tedavilerden sonra düzelirken kronik formda tedaviye rağmen semptomlar 6 ay veya daha uzun sürebilir” dedi. Hastalığın nedenlerine ve risk faktörlerine değinen Doç. Dr. Çimen “Tekrarlayan travmalar, duruş ve oturuş bozuklukları, uzun süreli aynı pozisyonda kalma, yanlış hareket, aşırı kas zorlamaları, skolyoz ve bacak kısalıkları gibi vücut biyomekaniğinin bozulduğu durumlar, kasların soğuğa maruziyeti klima altında oturma gibi olabileceği gibi psikososyal değişkenler ve çevresel stres de en önemli faktörler arasındadır. Genellikle 20-50 yaş grubunda, masa başı çalışanlarda, aynı pozisyonda uzun süreli çalışanlarda diş hekimleri, aşçılar, el sanatları ile uğraşanlar ve kuaförler gibi, uzun yol şoförlerinde daha sık görülmektedir. Ayrıca hipotiroidi, menopoza bağlı hormonal değişiklikler ve D vitamini eksikliğinin de risk faktörleri arasında olduğu düşünülmektedir“ diye konuştu. “Bu egzersizleri ihmal etmeyin”Hastalığın günlük yaşamı etkilemesi halinde fizik tedavi uzman hekimine görünmekte fayda olduğunu dile getiren Doç. Dr. Yeşim Çimen “Hastalığın oluşmaması için uzun süreli sabit pozisyonda kalınmaması, masa başında çalışırken belin yastıkla desteklenmesi, kalça ve dizin aynı düzlemde olması için gerekirse ayak tahtalarından faydalanılması, işe sık sık ara vererek boyun ve sırt egzersizlerinin yapılması gerekir. Bu egzersizleri ihmal etmemek gerekir” dedi. “Farklı tedavi seçenekleri var"Doç. Dr. Yeşim Çimen miyofasiyal ağrı sendromunun tedavisi için farklı yöntemler olduğunu belirterek “Çok farklı tedavi seçenekleri var. Fizik tedavi ajanları TENS, orta frekanslı akımlar, ultrason, lazer, kuru iğneleme, akupunktur tedavisi, nöral terapi, ozon terapisi, mezoterapi, masaj ve manipülasyon tekniklerinden faydalanılıyor” diye konuştu. Egzersizin tedaviye büyük katkısı olduğunun altını çizen Doç. Dr. Yeşim Çimen şunları söyledi “Düzenli olarak postür egzersizleri ve gergin kaslar için germe egzersizlerinin yanı sıra yüzme, yürüme gibi aerobik egzersizler de yapılmalıdır. Yüz üstü yapılan pilates egzersizleri hem sırtın öne eğilmesini önler hem de sırt bölgesindeki bu tetik noktaları azaltır.“ yesim cimen miyofasiyal agri sendromu boyun ve sirt agrisi kasBu haberler de ilginizi çekebilir
Nur topu gibi bir boyun fıtığı rahatsızlığım oldu. Şu an sanırım ilk evrelerinde o yüzden kolda uyuşma ve aşırı ağrı yok. Bu dertten muzdarip olan arkadaşlar varsa tedavisine yönelik tecrübelerini aktarabilirler mi acaba ? şu an ilaç tedavisi aşamasındayım. iyi olmazsa sanırım fizik tedavi uygulanacak. Bi yandan da lazer ile yapılan operasyonlardan bahsediyorlar. Acaba ilerlemeden lazer tedavisi işe yarayabilir mi ? ben de 3 tane vardı. şükür kurtuldum. tam 10 aydır denemediğim tedavi kalmadı. biraz bahsedeyim sonra tedavi kısmına geçeyim. geçen yaz başlayan boyun ve baş ağrılarım başladı. ardında kollarımda aşırı halsizlik ve belirli pozisyonlara getirdiğim de elimi karıncalanma başlıyordu. bu arada dinmek bilmeyen bir de gün boyu baş ağrım oluyordu. önce nörolojiye gittim beyinde bir sorun var mı diye. şükür temiz çıktı. daha sonra fizik tedaviye gittim. orada da kas gevşetici , anti romatizmal haplar ve boyun hareketleri verdiler. ama hiç biri geçirmedi. daha sonra fizik tedaviye gittim dışarda. orada masaj ısıtma hareket falan filan. tüm bunları şubat ayına kadar çektim. daha sonra ibrahim tatlısesin olayı sonrasında tv de ''boşuna almanyaya gitmişim bu işin en iyi yeri GATA'ymış'' demesi üzerine hop atladım bilkent gata rehabilitasyon merkezine gittim. orada da 3 hafta uygulanacak bir program çıkarıldı. programda ; Ultroson ile derin ısıtma, elektro terapi, masaj ve ardından traksiyon aletine bağlıyorlar. daha sonra ayakta egzersiz programını uyguluyorlar. tüm bu programı 3 hafta devam ettirdim. tek yaptığı boyun kaslarım yumuşacık oldu. ama kısa bir rahatlama dönemi. ellerde uyuşma ve karıncalanma geçmedi. mesala başımın üzerine kaldırsan 30 saniye içinde karıncalanmaya başlıyordu. tüm bu tedavi boyunca gene antiromatizmal hap, kas gevşetici, ve kremler de kullandım. aklıma gelmişken durum kötü olunca her türlü tedavi yöntemini deniyoruz. kadınlarkulubu forumunda birinin yazısı üzerine biyoenerji olayına bile girdim. bu gata tedavisinden önce. erol konuk isimli biri. kendisi eric pearl denen dünyaca ünlü biyoenerji uzmanından kurs almış. neyse ona bile 200 lira bayıldım gittim. ama hikaye. kandırmacadan öte gitmiyor. internette bu enerji olayına inanmanız bile gerekmiyor derken, adam bana tedaviye inanmazsan geçmez. gözümüzü kapayıp yapıcaz falana dedi. 1 saatlik seanste bir sürü şey hissedeceksin dedi. tek birşey bile hissetmedim. neyse ASIL TEDAVİ OLAYINA GELEYİM. en son bulduğum olay manuel tedavi yöntemiydi. daha önce kanald de doktorum programında görmüştüm bu olayı. uzun bir araştırmadan sonra bu olayın en iyisinin Erkan Mirzaoğlu olduğunu okudum. kendisi avrupada bu işi 20 senedir yaıyormuş zaten. son 1-2 yıldır da türkiyeye her ay geliyormuş. Netten videolarını izledim. önce yaptığının biraz marjinal olduğuna karar verdim. ancak dediğim gibi dayanılmaz ağrılarım - özellikle biyo enerjiye bile gittikten sonra, bir gidip yerinde görmek istedim. yapılan yorumlarda hep yorumcular şunu yazmış. içerden çıkanların hepsi rahatladım diyor. ben de gene kata külleye gelmeyim diye geçen hafta ankaradaki yerine gittim. sadece oturup içerden çıkan hastaların durumlarını gözlemleyim hem de konuşayım dedim. neyse oturdum zzaten herkeste merak. içerden çıkan nasıl çıkacak diye. her girip çıkan rahatladım diyor. bel fıtığından yürüyemez biri ile konuşuyodum, içerden çıktıktan sonra dışarda sohbet ettim. yok böyle birşey evladım, çok rahatladım dedi. bir üniversiteli kız vardı. 1 ay önce boyun fıtığı için gelmiş. rahatsızlıkları aynı benimkisi. şimdi hiç birşeyim yok. annemi de getirdim bel fıtığı için dedi. ya allah bismillah dedim. ben de girdim. Erkan bey zaten röntgendir falan bakmıyor. sorduğu soru bel mi boyun mu? boyun dedim. tamam dedi. 3 fıtığın var dedi eliyle kontrol edip. sonra gerekli müdahaleyi yaptı. tama dedi. önce inanamadım. rahatla oldu boynumda. sonra elllerim nolcak dedim. onlarda da tamam dedi. elimi kaldırdım. gerçekten karıncalanma olmadı. tek dediğim hocam Allah sizden razı olsundu. burda belirtmek istediğim olay öncelikle şu. tek tavsiyem gidip orada oturun. 1 saat bekleyin. çıkanlarla konuşun. benim gibi pinpirikliler yapıyor. hayatınızdan 1 saati ayırıp gidip gözlemleyin. bedava nasıl olsa. bu arada Erkan Mirzaoğlunun sitesini ziyaret ederseniz videolar da var. anasayfada türkiyeye geleceği tarihler yazar. sadece ankara istanbul olayı var. sonra avrupaya dönüyor. dediğim gibi arkadaşım git gözlemle. aklına yatarsa yap. ama tavsiyem yaptırmandan yana. sormak istediğin olursa yardımcı olurum. slm, bendede boyun fıtığından dolayı sol kolda ağrı ve işaret - orta parmakta uyuşma mevcut. fizik tedavi ilaç pek bir işe yaramadı açıkcası. doktor doktor geziyrum sürekli. en son izmir çiğlide hediye öztürk diye bir masaj salonuna gideceğim, çevremden duydugum kadarıyla şifa gören çokmuş. asıl size sormak istediğim Erkan Mirzaoğlu na tedavi olduktan sonra şu anda herhangibir probleminiz varmı acaba ? Modern tıbbın babası sayılan Hipokrat manuel terapiyi ilk uygulayan hekimlerden olup özellikle omurganın çeşitli deformitelerinin düzeltilmesinde, traksiyon ve kaldıraç kolu tekniklerini kullanmıştır. manuel terapi Türkiye de eğitimi olmayan kişiler tarafından uygulandığından toplumda bu tedavi yöntemine karşı bir güvensizlik oluşmuştur. İnsan anatomisini bilmeyen kişilerin, tedaviye kalkışması toplum tarafından etkinliği konusunda daima şüphe ile bakılmış bir tedavi yöntemi olmasına neden olmuştur. Bel fıtığı için hediye Öztürk e yada mirzaoglu na son dönemde giden var mı acaba hangisini önerirsiniz ? Hediye öztürk e Giden var mı cevrede Boyun fıtığı rahatsızlığım ameliyat için gün alacaktım . Manuel terapiyi o gibi boyun fıtığı hastası olan ertan beyle tanıştım kendisi ameliyat sonrası sinir zedelenmesi nedeniyle felç olmuş biri ameliyat öncesi2004den beri bu rahatsızlığı için bir sürü ilaç fizik tedavi görmüş sonra felç olmuş iyilişmesi devam ederken manuel terapiyi araştırmış ögrenmiş ve cevresindekilere uyguluyor uzun ısrarım sonucunda banada yaptı anında hastane koridorunda sağa dönmeyen boynum dönmeye, sırt ağrım hemen hemen yok olmuştu. yuKarı kalkmayan kolum kalkıyordu. Ertan bey bir kaç seans da yaptırsan fıtıgın tam geçmez ama sinir sıkışması rahatladığı için sosyal hayatın düzelir ve bir dönem agrısız gecirirsin aldım agrım oldukça gittim 4 defa daha kışını rahat kışında tekrar ağrılarım oldu. Fakat ertan bey emekli olup antalyaya taşınmış.Bu Seanslar için bi para ödemedim zaten kendisi bu benim para kazandığım işim değil hediye almıyor. Antalyadaysınız ameliyattan önce bu konuda araştırmış biri olan ertan abiyle görüşün ondan sonra bıçak altına yatın çünkü herkes para tuzağına almak istiyor. sadece güzel bir sohbet karşılığında hastalık hakkında çok bilgi edinmiş ertan abiden bilgi bey antalyada yaşıyor 05425119898 doktorlar yine ameliyat diyor. Ertan abi ben felçle ugrasıyorum keşke ameliyattan önce manuel terapiyi bulupameliyat olmasaydım diyor bi manuel terapist bul yada istiyorsan ameliyatın rikslerini bile bile ameliyat ol oda çözüm diyor. Ankarada şuan ertan abi gibi bilgili yardım amaçlı bir manuel terapi yapan birini arıyorum. Öztürk msj gittim daha da kötüleştim su sn dr tedaviisii ggorüyorrum Ben gittim çokk kotulestm baskasıda benim yaşadıklarımı yaşammasından korkuyorum allah korusun Selamlar, boyun fitigi tedavisi gorenler iyilesti mi, 2 yildir kimse birsey yazmamis. Fizik tedavi aliyorum 1 haftadir ama pek gelisme yok. 2 haftam daha var. Son durumlarinizi yazabilir misiniz rica etsem. Tesekkurler. Cogu duyduklarima gore fizik tedavi angarya. ilaclarda yan etkisi cok sadece agrıyi hafifleticı. ameliyat zaten en iyi cozum ama ondada şans faktoru önemli. yeni gelismelerle artık fıtık amelıyatları %98 gerek yok deniyor ama reklammi gercekmi bilinmez tabi Bursadaki manuel terapiden mi bahsediyorsun? O kadar aradim kendi sayfasinin disinda orada tedavi olanlarin yorumlarini bulamadim. Kendi sayfasindaki yorumlara da pek guvenemiyor insan. Gerci cok hasta tedavi olamiyordur orada. Muayene 900 tl. 1 seans 2000 tl filan yazilmis biryerde. Gececegini bilsem vereyim ama agir vakalarda 8-10 seans diyor. O parayi verip gecmezse vururum o adami sonra gider yatarim pasa pasa. En azindan yatmak iyi geliyor boyuna Yukarida bu hastaligi yasayan arkadaslar da biseyler yazsa keske. Son durumlarini bilsek ona gore hareket etsek Sayfaya Git Sayfa
- 1446 Güncelleme - 1446 Doç. Dr. Cem Açıkbaş, son zamanlarda moda haline gelen lazerle bel fıtığı tedavilerine karşı hastaları uyardı. Lazerle tedavi yönteminin bütün hastalara uygulanamayacağını belirten Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cem Açıkbaş, "Lazer yöntemi bel fıtığını tamamen tedavi etmez. Geçici olarak ağrıyı geçirir. Başarı oranı da yüzde 50- 70 arasıdır" dedi. Bel ağrıları ve bel fıtığıyla ilgili bilgi veren Doç. Dr. Cem Açıkbaş, her yüz kişiden birinin hayatı boyunca bir kez bel ağrısı çektiğini söyledi. Hastaların büyük çoğunluğunun yatak istirahatı ve medikal müdahaleyle iyileştiğini belirten Açıkbaş, "Her bel ağrısı bel fıtığı değildir. Hatta bel fıtığı oranı çok azdır. Bel fıtığının başlangıç tedavisi, nörolojik muayeneden sonra yatak istirahatı ve medikal tedavidir" dedi. OTURARAK ÇALIŞANLAR RİSK ALTINDA Bel fıtığının genetik olabileceği gibi sonradan da ortaya çıkabileceğini kaydeden Açıkbaş, şoförler, pilotlar, öğretmenler, doktorlar ve gazeteciler gibi sürekli oturarak iş yapan ve bele ağır yük bindiren kişilerin bel fıtığına yakalanma risklerinin daha yüksek olduğunu söyledi. Hareketsiz yaşam tarzının da bel fıtığına neden olabileceğini aktaran Açıkbaş, bel fıtığından korunmanın en önemli yolunun ise düzenli egzersiz olduğunu açıkladı. SERT ZEMİNE YATMAK DAHA ZARARLI Bel fıtığının yatak istirahatıyla normal süreçte iyileşmeye meyilli bir hastalık olduğunu belirten Doç. Dr. Açıkbaş, hastalara yatak istirahatında rahat edecekleri bir pozisyonda veya sırtüstü yatmalarını önerdi. Halk arasındaki sert zemine yatmak gibi yanlış bir inanış olduğuna da değinen Açıkbaş, sert zemin üzerine yatmanın kişiye daha fazla zarar verebileceğini söyledi. Açıkbaş, sünger ve yaylı yataklar yerine ortopedik yatakların tercih edilmesini istedi. TEDAVİ YÖNTEMİ KİŞİDEN KİŞİYE DEĞİŞİR Bel fıtığında tedavi yöntemlerinin kişiden kişiye değiştiğini vurgulayan Cem Açıkbaş, "Hasta bel ve bacak ağrısına bağlı olarak idrarını ve büyük abdestini tutamıyorsa, cinsellikle ilgili sorunlar yaşıyorsa, apış arasında uyuşma hissediyorsa, bacaklarda ani ve ciddi kuvvetsizlik gelişiyorsa acil ameliyat edilebilir. Eğer bu durumlar yoksa hasta yatak istirahatı ve medikal tedaviyle 4- 5 hafta kontrol altına alınır. Ağrılarda azalma olmazsa cerrahi müdahale önerilir" dedi. LAZER BEL FITIĞINI İYİLEŞTİRMEZ Cerrahi yöntemlerin de her hasta için değişebileceğini aktaran Doç. Dr. Açıkbaş sözlerini şu şekilde sürdürdü "Toplumda son dönemde moda haline getirilen ve lazer diye lanse edilen yöntemler ile endoskopik cerrahi uygulamalar, her bel fıtığında uygulanabilen yöntemler değildir. Lazer yöntemi, yatak istirahatına olumlu yanıt vermemiş hastalara uygulanır. Başarı oranı yüzde 50- 70 arasıdır. Bel fıtığını tamamen iyileştirmez ağrıyı geçici olarak geçirir." KLASİK CERRAHİNİN BAŞARI ORANI YÜZDE 98 Bel fıtığında klasik cerrahinin başarı oranının ise yüzde 98'lerde olduğunu ifade eden Açıkbaş, "Standart yöntem ve mikrocerrahi yöntem aynı yolu izler. Mikrocerrahi yöntemde daha ufak bir kesiyle girilir ve bel fıtığına ulaşırken dokuların daha az zarar görmesi sağlanır. Bu sayede ameliyat sonrası yapışıklık daha az olur. İş gücü kaybı da önlenmiş olur. Hasta mikrocerrahi yöntemde 2 haftada, klasik yöntem de ise 4 haftada taburcu edilir" diye konuştu. İSPATLANMIŞ YÖNTEMLERİ TERCİH EDİN Bel fıtığı tedavisinde moda yöntemler yerine başarı oranı ispatlanmış yöntemlerin tercih edilmesi gerektiğini belirten Cem Açıkbaş, "Sonuçta cerrahi iki göz ve iki elle yapılan bir sanattır. Moda yöntemler yerine 1945 yılından buyana yapılan, geçerliliği olan ve başarı oranı ispatlanmış standart yöntemlerden ayrılmamakta fayda vardır. Hastaların da doktoruna mutlaka hangi yöntemi neden kullandığını sorması gerekmektedir" dedi. AHT
boyun fıtığı lazer tedavisi yorumları