Genellikle6 yaşından büyük çocuklarda ve genç erişkinlerde gözlenir. Hastalık ortaya çıktığında vücutta virüs bulunmaz. Sadece daha önce korona virüs enfeksiyonunun geçirildiğini gösteren testlerde pozitiflik saptanır. kusma, ishal, gözlerde kızarıklık, ciltte döküntü, ağız içinde lezyonlar, el, ayak
Bulaşıcıhastalıklara karşı çocuklarda aşı, etkin bir yöntemdir. Kızamık, vücutta. Bebeğini özenle yetiştirmeye çalışırken kimden yardım alacağını bilemeden internette her yazılanı ezberleyen annelerin ve ne gördüyse lazım olur diye satın alan babaların sitesi Alış-Veriş; Sepetiniz -0,00 ₺
Erkentanı konarak uygun antibiyotik tedavisi alan çocuklarda menenjit hasar. 2. 15. aydan itibaren (2-4-6 şeklinde) 3 doz şeklinde yapılıyor. 2013 yilinda ilk kez ABD’nde ruhsat. ve 6. Çocukluk çağının aşıları 2, 4 ve 6 ayda yapılan ve 1 yaş sonrası rapel şeklinde tekrarı uygulanan zatürre aşısı ve
Tıpkıkızamık virüsünde olduğu gibi 2 saat boyunca havada canlı kalabilen bir virüstür. Su çiçeği,vücutta kızarıklık, ateş ve yorgunluk ile birlikte kendini göstermektedir. Genellike 15 yaşın altındaki kişilerde görülen bu hastalığa yetişkinlerde de rastlanılmaktadır.
Gözbebeği aynı zamanda yakın bir cisme bakarken de küçülmektedir. Bu şekilde görüntüye kesin olarak odaklanabilmektedir. Yakın bir bölgede bulunan cisimler bu sayede daha net gözükmektedir. Mükemmel bir yapıda olan gözlerimiz, saniyenin 1000'de birinden dahi daha yüksek hızlarda işlem yaparak, görme duyusunu
Gripaşısı kullanımında yaş gruplarına göre bazı farklılıklar vardır. 6 ay - 3 yaş arası çocuklarda: İlk kez yapılıyorsa bir ay ara ile 2 yarım doz uygulanır. Daha önce grip aşısı ile aşılanmış çocuklara 1 yarım doz yapılır. 3 - 9 yaş arası çocuklarda: ilk kez yapılıyorsa bir ay ara ile 2 tam doz uygulanır.
HtNT7YY. Çağımızın hastalıkları arasında kabul edilen alerjiler, yetişkinlerin olduğu kadar çocukların da yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor. Peki, önlem almak ne derece mümkün ? Giriş Tarihi 1538 Son Güncelleme 1542 Anne veya babadan birinde alerji varsa çocukta görülme oranı yüzde 30, hem annede hem babada varsa çocukta alerji görülme oranı yüzde 50-70 arasıdır. Çevresel faktörler de alerjilerin görülme oranını yükseltir. Özellikle alerjik bünyeli çocuklar mevsim değişimi ile oluşan polenler nedeniyle nefes almakta zorluk çeker, kaşıntı ve ciltte kızarıklıklar gibi sorunlar yaşarlar. Sadece bahar etkisiyle oluşmayan, besinden ilaç kullanımına, tozdan bazı hayvan tüylerine kadar birçok etkene bağlı olarak oluşan alerjilerle ilgili annebabaların nasıl bir yol izlemeleri gerektiğini Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Sinem Karaca Atakan'a sorduk., Alerji nedir? Alerji, vücudun aslında zararlı olmayan bazı maddelerden veya hava şartlarından etkilenmesi ya da aşırı tepki göstermesidir. İnsan vücudunun dış dünyayla ilişki kuran sistemleri, örneğin; cilt, mide bağırsak sistemi ya da solunum sistemi ortamda olup biten şeylere karşı tepkisiz kalmaz. Kendisini korumaya yönelik tepkiler verir. Bu tepki bazı insanlarda aşırı olur, bu da alerjidir. Alerji, son yıllarda giderek artan sağlık sorunlarından biridir. Doğal yaşamdan uzaklaşmak, sanayileşmeyle birlikte çevre kirliliğinin de artması, kimyasal maddelerin hayatımıza girmesi, özellikle çocuklarda alerji görülme oranlarını artırıyor. Öyle ki dünyaya bakıldığında Avrupa ve Amerika gibi gelişmiş ülkelerin bulunduğu kıtalarda alerji görülme oranı ülkemize göre çok daha yüksektir. Ailede alerjik hastalık hikayesi olması, yani genetik faktörler alerji görülme riskini artırır. Aşırı reaksiyona neden olan şeylere de alerjen adı verilir. Çevredeki her şeyin alerjik reaksiyona neden olma riski, ihtimali mevcuttur. Tozlar, yiyecekler, takılar, ilaçlar, parfümler, hayvanlar, bitkiler, temizlik malzemeleri vb... Listeyi uzatmak mümkün. İlkbahara dikkat! Çocukluk çağında solunum, deri ve mide-bağırsak sistemiyle ilgili her bir yakınma, alerji bulgusu olabilir. Çocuklukta alerji, her yaş içinde özellikle 5-6 yaşlarından sonra burun tıkanıklığı, hapşırık, burun akıntısı, burun kaşıntısı, damakta kaşıntı gibi bulgularla ortaya çıkabilir. Alerjik rinit, yıl boyunca değişik sürelerde alerjik nezle gibi şiddeti artıp azalarak seyredebilir veya sadece belli mevsimlerde, sıklıkla ilkbahar ayında göz ve burun alerjisi ile birlikte görülebilir. ATOPİK DERMATİT Atopik Dermatitler'in yüzde 65'i ilk bir yılda, yüzde 90'ı ilk 5 yaşta başlar. Tekrarlayıcı, kaşıntılı, kırmızı, şiş, kuru, kabuklanmaya eğilimli deri döküntüleri ile kendini gösterir. Süt çocukluğunda; 2-3. ayda başlar. Öncelikle yanaklarda görülür. Ağız, göz çevresi ve burunda olmaz. Daha sonra ense, kol ve bacakların dış yüzlerinde ve bileklerde oluşur. Bebeklerde yaygın olduğunda saçlı deride konaklar eşlik edebilir. Cilt kuruluğu olur. Ailede alerji hikayesi vardır. Bazı bebeklerde beslenmeye inek sütü, buğday, soya, fıstık, yumurta gibi besinlerin eklenmesi ile alevlenir. Besinler kaldırılınca azalır. 1 yaş civarında tamamen düzelir veya çocukluk çağı atopik dermatit'i olarak devam eder. Bu durumda döküntüler özellikle dirsek içi, diz arkası gibi büklüm yerlerinde daha belirgindir, ancak kulak arkası ve bileklerde de oluşur. 5 yaşından sonra hafifler, geçebilir. Kuru, pullu görünümdedir. Zaman zaman alevlenir, kırmızı sulu kanamalı bir hal alır. Kaşıntı ve tekrarlayıcı özellik hep vardır. 10-12 yaştan sonra ise erişkin tip olarak devam edebilir. Özellikle elde döküntüler vardır. Hastalığın erken başlaması, aile öyküsü, tipik döküntülerin varlığı ile tanı konur. Kanda alerji gösteren değerlerin yüksekliği ve deri testlerinde belli maddelere alerji saptanması tanıyı destekler. Tedavi Tedavide en önemli olay cildin nemli tutulmasıdır. Banyoda ve temizlik için, antibakteriyel özellikli sabunların kullanılmaması ve banyodan hemen sonra nemlendiricilerin sürülmesi önerilir. Yoğun dönemlerde doktor kontrolünde kortizonlu kremler kullanılabilir. Kaşıntıyı azaltmak için antihistaminikli şuruplar kullanılır. Alerjiyi artırdığı gözlenen besinlerden kaçınılır. Hastalar büyüdükçe deri sorunları gerilerken astım ve alerjik nezle gelişebilir. ALERJİK RİNİT Alerjik hastalıklar içinde en sık rastlananıdır. Yapılan çalışmalarda çocuklarda yüzde 10, ergen ve genç erişkinlerde yüzde 10-20 oranında rastlanır. En önemli bulguları burun akıntısı, burun tıkanıklığı, burun, damak ve boğaz kaşıntısı, aksırık, geniz akıntısıdır. Gözlerde kanlanma, sulanma, göz altında koyu renk halkalanma olabilir. Ağızdan solunum yaptıkları için alınan hava kurudur, bu nedenle sinüs ve kulak sorunları bu çocuklarda sıktır. Tekrarlayan üst solunum yolu enfeksiyonları, burun ve sinüslerde polip gelişimi olabilir. Alerjik rinit'in iki tipi vardır. Mevsimsel olanı genellikle çayır, çimen, ağaç, çiçek polenlerine karşı alerji varlığında olur. 1-2 saat süren yoğun aksırık nöbetleri olabilir. Alerjik rinitin ev tozu akarları, havyan kıl ve tüyleri gibi alerjenlere bağlı tipinde ise bulgular tüm yıl boyu devam eder. Bu hastalarda koku alma da zayıflar. Sürekli tıkanıklık, uyku kalitesini de bozabilir. Ailede alerji hikayesi, bebeklikte atopik dermatit varlığı tanıyı destekler. Yine kanda alerjenlere yönelik testler ve deri testleri ile tanı konur. Tedavi Öncelikle alerjenden sakınmak gerekir. Polen mevsiminde yayılma saatlerinde dış ortamdan uzak kalınmalıdır. Hayvan tüy ve kılına karşı alerji varsa eve bu hayvanlar sokulmamalıdır. Ev tozu akarlarına karşı çocuk yatak odalarında mümkün olduğunca tüylü oyuncaklar, tüylü halılar, kat kat perde ve örtüler kullanılmamalı, gün içinde 3-4 kez odalar havalandırılmalı, günlük ayrıntılı temizlik yapılmalı ve temizlikten 2 saat sonrasına kadar çocuk odaya sokulmamalıdır. Alerjinin yoğun olduğu durumlarda akarsitler de kullanılabilir. İlaç olarak kaşıntı, aksırık, akıntı bulgularını yok etmek veya azaltmakta antihistaminikler etkilidir. Yeni kuşak olanlar uzun süreli koruyucu tedavide de etkililerdir. Tedavide en etkin ilaçlar, kortizon içeren burun spreyleridir. Etkileri sadece burun mukozası ile sınırlı olduğu için yan etkileri oldukça az, tedavi edici etkileri ise yüksektir. İlaçlarla rahatlama sağlanamıyorsa veya istenmeyen yan etkileri ortaya çıkıyorsa deri testleri sonucu saptanan alerjenlere yönelik aşı tedavisi de uygulanabilir. Alerjik rinit'te tam iyileşme nadirdir. Yıllık izlenimlerde hastaların yalnızca yüzde 10-20'sinin bulguları tamamen düzelir. Yüzde 10-20'sinde ise ileride astım geliştiği gözlenmiştir. Mevsimsel rinit'te iyileşme daha fazladır. Sezaryenle doğum, alerji olasılığını arttırıyor mu ? Sezaryenle doğumların yüzde 50'den fazlası anne isteği ile gerçekleşir. Ve bu yöntem maalesef çocuklarda astım görülme sıklığını yüzde 20 artırır. Araştırmalarda, besin alerjisi sıklığının da sezaryenle doğuma bağlı arttığı gösterilir. Bu ilişki alerjik anneden doğan bebekte daha güçlüdür. Normal her insanın bağırsaklarında kolonize olmuş bir bakteri florası vardır. Bebeğin ileride besin alerjisi geliştirmemesi için bağırsaklarındaki zararsız bakteri florasının ilk oluşum aşamasındaki yapısı çok önemlidir. Bebek doğduğunda bağırsakları sterildir. Doğum sırasında annenin bakteri florasıyla ilk temasını gerçekleştirmek suretiyle kendi bağırsak florası da oluşur. Yapılan çalışmalar sezaryenle doğan bebeklerin bağırsak florasında yararlı bakteriler olarak bilinen Bacterioides ve Bifidobakterium'un alerjik olmayan çocuklara kıyasla daha az olduğunu gösterir. Bu yararlı bakteriler, bebeğin erken dönemde besinlere tolerans geliştirmesini sağlarken, ileri yaşlarda da alerji ve astım görülme riskini azaltır. ALERJİK ASTIM Astım alt hava yollarının çeşitli uyaranlara aşrı duyarlılığı sonucu gelişen tekrarlayıcı tarzda öksürük, hırıltılı solunum, hareketle artan güç nefes alma, sık nefes alma, göğüste sıkıntı hissi ile görülen bir hastalık tablosudur. En önemli özelliği, hava yollarını gevşeten ve oluşan reaksiyonları azaltıcı özelliği olan ilaçlarla tamamen düzelmesi ama tekrarlayıcı olmasıdır. Astım her yaşta görülebilen bir hastalıktır. Hastaların yüzde 30'unda başlangıç 1 yaş civarındadır. Yüzde 90'ını ise 5 yaş öncesi bulgu verir. Astımda kalıtsal özellikler önemlidir. Ailesinde astımlı olanlarda olmayanlara oranla 3 kat daha sıktır. Bebeklik döneminde atopik dermatit öyküsü olan çocuklarda daha sık görülür. Ayrıca çevresel faktörler de gelişiminde önemli rol oynar. Sigara dumanı ve uçucu kimyasal maddeler, astım ataklarını uyarıcıdır. Bazen egzersiz, astım krizini uyarabilir. Çeşitli enfeksiyon hastalıkları sırasında astım krizi tetiklenebilir. Çocuklardaki astım ataklarının yüzde 70'inde beraberinde viral enfeksiyonlar saptanır. Özellikle ilk 2 yaşta geçirilen sık bronşiolitlerin bu riski artırdığı düşünülür. Aspirin bir diğer uyarıcı etkendir. Heyecan ve stresin de uyarıcı rolü olabileceği söylenmekle birlikte kesin değildir. Polen ve mantar alerjisi olan astımlı hastalarda bulgular mevsimsel özellik gösterir. Bütün yıl boyunca etkili olabilen alerjenlerden en yaygını ev tozu akarlarıdır. Hayvan kıl ve tüyleri ile gelişen alerji de tüm yıl boyu sürer. Ağız yoluyla alınan besinler de astım ataklarına neden olabilir. Yumurta, süt, balık, tahıllar, çikolata ve kuru yemişler en sık nedenlerdir. Astım nöbetleri ani başlayabildiği gibi sinsi de seyredebilir. Solunum güçlüğü, nefes verirken çıkan ötme, düdük sesi diye tariflenen sesli solunum, terleme, yorgunluk ile aile hastalığı fark eder. Bazen öksürük, karın ağrısı ve kusmaya neden olabilir. Öksürük yapışkan Bahar gelmeden tedaviye başlamalı Baharla birlikte mevsim alerjisi olan olgularda alerji daha ön plana çıkar. Polen ve mevsim alerjisi olanlar, bu dönemlerden bir ay önceden medikal tedavilerine başlamalıdır. Bahar aylarında alerjik çocuklar açısından pikniğe gitmek; risk faktörleri yüksek olgular için sorun oluşturabilir. Ancak ilaçların zamanında başlanması ve düzenli kullanımı, riskleri azaltır. Kortizonlu kremler zararlı mı ? Atopik dermatit tedavisinde bazen kortizonlu krem gerekebilir. Kortizon vücutta böbrek üstü bezlerinden salgılanan bir hormondur. Özellikle bebeklerde oluşan pişikte kortizonlu kremler uzun süre kullanıldığında cushing sendromu denilen ciddi hastalık ortaya çıkabilir. Cushing sendromu vücutta kortizon artışına bağlı olarak "aydede" yüzü denilen yuvarlak yüzlü, kilolu, görünüm akla gelir. Çocukluk çağında besin ve hayvan alerjisi - Besin alerjileri de çocukluk çağı alerjileri arasında sık görülür. Belirtileri; dudaklarda, ağızda, boğazda aşınma, şişlik, kızarıklık, ciltte döküntü, bulantı, kusma, ishal, burun akıntısı, nefes tıkanıklığı, astım, öksürük, hırıltılı solunum ve kramp tarzında karın ağrısıdır. İnek sütü, yumurta, balık ve kabuklu deniz ürünleri, soya, buğday, yerfıstığı gibi kabuklu yemişler ciddi reaksiyonlara neden olabilir. - Çocuklarda daha sık görülen hayvan alerjilerinde, kişinin ailesinde alerjiye yatkınlık bulunuyorsa, edinilen evcil hayvana karşı alerjik tepki görülebilir. Evcil hayvan alerjileri, burunda akıntı ve tıkanma, gözde kaşıntı ve sulanma, astım, egzama ve kurdeşen gibi belirtilerle ortaya çıkar. Chincilla kedi cinsi ve kısa tüylü fino köpeği, at, kedi dahil evcil hayvanların çoğu alerji belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Hayvanlardan uzak durmanın yanı sıra ilaçlar ve aşıyla da evcil hayvan alerjileri tedavi edilebilir. balgam nedeniyle sürekli ve yorucu olabilir. Bazen tek bulgu bu kesilmeyen öksürükler olabilir. Öksürük atakları genellikle gece ve sabaha karşı olur. Yapılan solunum testleri tanıyı kesinleştirir. Kan ve deri testleri, nedeni bulmaya yöneliktir. Tedavi Astımda tedavi, atak döneminde ve koruyucu olmak üzere ikiye ayrılır. Atak tedavisi, çocuğun bulgularına göre hafif ise ayakta, solunum güçlüğü fazla ise hastanede yapılır. Asıl önemli olan, atak geçtikten sonra koruyucu tedaviye başlanmasıdır. Öncelikle kortizon olmayan ilaçlar denenir. Daha sonra doz ayarlanarak alerjik rinit'te olduğu gibi lokal etkili kortizonlu ağız spreylerine başlanır. Çok ağır olgularda ağızdan kortizon kullanılabilir. Eğer giderek artan dozlarda ilaçlara rağmen iyilik sağlanamıyor, atak sıklığı azaltılamıyorsa, deri testi sonuçlarına göre aşı uygulamasına geçilebilir. Astım, tedavi ile düzelen ancak tekrar eden bir hastalıktır. Amaç, korunma olmalıdır. Astım tanısı alan çocukların sigara dumanından uzak kalması gerekir. Evde evcil hayvan bulundurmamalı, odanın döşenmesinde ve temizliğinde ev tozu akarlarını yok edecek önlemlerin alınması ve koruyucu tedaviye, doktor sonlandırana kadar devam edilmesi önemlidir. Alerjik göz hastalıkları Atopik göz sorunları, genellikle alerjik rinit ile birlikte olur ve ani başlar. Toz, polen, küf gibi alerjen madde ile temastan birkaç dakika sonra bulgular kendini gösterir. Gözde kaşınma, sulanma, yanma, göz kapaklarında şişme, kızarıklık olur. Beraberinde göz bebeğinde de alerji oluşursa ışığa bakamama şikayeti de gelişir. Tedavi Öncelikle bol su ile yıkanarak etken, mekanik olarak uzaklaştırılır. Sodyum kromoglikat içeren damlalar tedavide ilk seçilen ilaçlardır. Daha ciddi durumlarda göze uygulanan antihistaminikli ve kortizonlu damlalar kullanılır. Çocuğun alerjik olup olmadığı nasıl anlaşılır? Şikayetlerin öyküsü sorgulandıktan sonra yapılan muayene ile önce hastalığın ne olduğu tanınır, daha sonra bu hastalığın alerjik olup olmadığına bakılır. Kanda alerji düzeylerinin yüksek olması ve deri testi hastalık konusunda kesin sonuç verir. Engellenemez, frenlenebilir Alerjik hastalıklar genetik, çevresel ve immünolojik unsurdan oluştuğu için tamamen ortadan kaldırılamaz. Ancak ortaya çıkış yaşı ve şiddeti değiştirilebilir. Çevresel faktörler ve ortam değiştirilerek immün sistemin yanıtını değiştirmek mümkün olabilir. Çocukta alerjiyi ilaçsız tedavi etmek mümkün değildir. Alerjik hastalıklarda tamamen şifa anlamında tedavi yöntemi yoktur. Kullanılan ilaçlar, semptomları kontrol altında tutmaya ve yaşam kalitesini yükseltmeye yöneliktir. Ancak çocukluk çağı alerjileri erişkinlerden farklı olarak; çocuk adölesan çağa girdiğinde uykuya dalar, yani semptomlar kaybolur, ilaç ihtiyacı azalır ve kaybolur. Alerjik çocuğu olan ailere tavsiyeler Hastalıktan korkmayın Alerjik çocuğu olan aileler; hastalıktan korkmamalıdır ve onunla birlikte yaşamayı öğrenmelidir. Psikolojinizi bozmayın Çocuğunuzdan daha fazla hasta psikolojisine girip kendi yaşantınızı ve çocuğunuzunkini yaşanmaz hale getirmemelisiniz. Çocukluğunu yaşatın Onun çocukluğunu yaşamasına izin vermelisiniz. Yasaklarla bunaltmayın Yasaklar, alerjik çocuğun hastalığını ağırlaştırabilir. Aileler bu anlamda çocukların neredeyse tüm hayatlarını kısıtlıyorlar; dışarı çıkmayacaksın, oynamayacaksın, kumda oynamayacaksın, koşmayacaksın, spor yapmayacaksın, kalın giyineceksin gibi... Oysa oluşturulacak yasaklar listesi; çocuğu anksiyeteye sokup var olan yakınmalarının artmasına ya da uykuya dalmış olan hastalığını uyandırıp alerji atağı geçirmesine yol açabilir. Spor yaptırın Spor yapmasına izin verin. Çocuk ilacını kullandığı sürece istediği sporu yapmakta serbesttir . Uzmana gidin Bir çocuk alerji ve immünoloji uzman doktorundan bilgi alın. Tedaviyi aksatmayın Çocuğunuzun kontrollerini ve tedavisini zamanında yaptırın. Alerji tedavisinde çevre kontrolü büyük önem taşır. Küçük önlemler etkili sonuçlar alınmasını sağlar. Bunlar; • Tüylü ve yünlü giyecek ve eşyaları uzaklaştırın. • Filtresi olan bir klima kullanın. • Filtresi olan süpürge tercih edin. • Akan, sızdıran muslukları ve duvar çatlaklarını tamir edin. • Polen mevsiminde özellikle sabah saatlerinde camları kapalı tutun. • Seyahat ederken otomobilinizin camlarını açmayın. • Çim biçme, ağaç budama ve bahçe bakımı gibi işlerden uzak durun. • Polen mevsimini, polen yoğunluğunun daha az olduğu deniz kenarı gibi yerlerde geçirin. • Dışarıda giydiğiniz giysilerinizi, çalıştığınız ya da yattığınız ortamlardan uzak yerlerde değiştirin. • Cildinizdeki ve saçlarınızdaki polenleri temizlemek için kısa bir duş alabilirsiniz. • Kuru ve rüzgarlı havalarda mümkün olduğu kadar dışarıya çıkmayın. • Havadaki polen miktarının sabah erken saatlerde daha yoğun olduğunu unutmayın. Dışarıya çıkmak için en ideal zamanlar; öğleden sonraları ve yağmur sonrasıdır. Yağmur, havadaki polenleri temizler. • Dışarı çıkarken burun kanatlarına ve bıyık bölgesine vazelin ya da bu iş için üretilmiş jellerden sürebilirsiniz. Bu jeller polenleri tutarak, solunum yoluna giden polen sayısını azaltabilir. • Havadaki polenler üzerine yapışacağından çamaşırlarınızı açık havada kurutmayın. • Kürklerinde polen biriktirdikleri için evdeki hayvanlarınızı yatağınızdan ve koltuklarınızdan uzak tutun. • Yastık, yorgan, çarşaf ve nevresimlerinizi alerjik olmayan toz geçirmeyen hurçlarda muhafaza edin. Çarşaf ve nevresimlerinizi 60 derecede yıkayın. • Halılar, özellikle uzun tüylü olanlar ev tozu, mayt ve polenler gibi çeşitli alerjenleri biriktirir. Bu yüzden halılarınızı yıkanabilir kilimlerle değiştirin. Hazırlayan Aytülike KESKİN
Altıncı Hastalık Nedir?Bebeklerde Altıncı Hastalık Neden Olur?Roseola Hastalığının Semptomları Nelerdir?Altıncı Ay Hastalığı Nasıl Teşhis Edilir?Roseola Hastalığı Nasıl Tedavi Edilir? Tedavi Sürecinde Yapılması Gerekenler ŞunlardırHangi Durumlarda Doktora Başvurulmalıdır?Altıncı Ay Hastalığının Önlenmesinde Alınabilecek Tedbirler Bebeğini büyüten her annenin ilk önceliği, çocuklarının sağlıklı ve mutlu bir şekilde büyümesidir. Tabi bu büyüme sürecindeki en önemli şey de bağışıklık sisteminin güçlü bir şekilde gelişmesine bağlıdır. Bunun sebeple, anneler, bebekleri için, ev ortamında veya dışında birçok şeye dikkat ederler. Özellikle sağlıklı beslenme ve hijyene önem vererek çocuklarını hastalıklardan uzak tutmaya çalışırlar. Fakat ne var ki virüslerden kaynaklanabilen bazı hastalıkların oluşmasının da önüne geçemeyebilirler. Bu hastalıklardan biri de altıncı hastalık diye bilinen roseoladır. Roseola, bazen soğuk algınlığı ya da bir anda hızla yükselen ateş belirtileriyle başlayan, enfeksiyonel bir rahatsızlıktır. Bu rahatsızlık genellikle 6 aylık bebeklerle, 2 yaşına kadar olan çocuklarda rastlanır. Kendi kendine de düzelebilen hafif bir hastalık olarak da bilinir. Soğuk algınlığı ve ateş belirtileriyle birlikte vücutta kızarıklıklar da oluşabilir. Oluşan bu kızarıklıklar, bebeğinizin kollarında, bacaklarında, yüzünde veya gövdesinde görülebilir. Hastalık esnasında kendini gösteren ateş, 3 ila 5 gün kadar sürebilir. Ateş düştükten sonra vücuda yayılan pembelikler de birkaç gün içinde dökülerek kaybolur. Aslında çocuk veya yetişkin herkeste olabilecek bir hastalıktır. Ancak bebeklerde ve çocuklarda görülme olasılığı daha yüksektir. Çocuklar bu virüsü kaptıktan sonra, vücutlarındaki kızarıklıklar geçmeden bulaşıcı bir enfeksiyon halini alır ve bu bulaşma öksürme ve hapşırma yoluyla geçer. Bebeklerde Altıncı Hastalık Neden Olur? Altıncı hastalık problemine neden olan virüs, HHV denilen herpes virüsüdür. Ancak nadir olarak da HHV 7 virüsü de sebep olabilir. Çocukların birçok durumdan ötürü virüs kapıp, ateşleri yükselebilir. Yükselen bu ateş, her zaman altıncı hastalığın işareti olmayabilir. Bu bazen ateşten sonra gelen döküntüyle anlaşılabilir. Roseola, enfeksiyona maruz kalmış çocuğun, solunum yollarından çıkan damlacıkların yayılmasıyla bulaşır. Aynı zamanda ağız yoluyla da bulaşması mümkündür. Örneğin çocukların aynı bardağı kullanması gibi bir durumla virüsün de yayılması olağandır. Enfekte olan bebeğin, ateşinin yükselmesinden sonra, kızarıklık oluşmasa bile, hastalık yine de bulaşıcı özelliği taşır. Çok az da olsa çabuk yayılabilen bir salgına sebep olabilecek nitelikte bir hastalıktır. Normalde solunum yolları rahatsızlıkları yılın en çok kış mevsiminde görülürken, roseola yılın herhangi bir zamanında ortaya çıkabilir. Roseola Hastalığının Semptomları Nelerdir? Altıncı hastalık enfeksiyonunun belirtileri, hastalığa yakalanan kişilerin yaşlarına bağlı olarak değişim gösterir. Bu problem bebeklerde ve çocuklarda aniden nükseden bir durumdur. Bu semptomlar enfeksiyon kapıldıktan yaklaşık olarak 10 gün sonra belirmeye başlar. 10 gün sonra görülen ilk belirti ateş yükselmesidir ve bu yükseklik genelde 39,5 un üzerinde seyreder. Ateşlenme bulguları geçtikten sonra, devamında vücutta yayılan kızarıklıklar meydana gelir. Bu kızarıklıkların rengi pembe veya kırmızı lekeler şeklindedir. Fakat bu lekeler çıktıktan sonra ağrıya veya herhangi bir kaşıntıya sebep olmaz. Ateşten sonra kendini gösteren bu lekeler ya birkaç saat ya da birkaç gün içinde dökülerek kaybolabilir. Altıncı hastalık virüsüne maruz kalan bebekler ve ya çocuklar grip ya da soğuk algınlığı belirtileri gösterebilirler. Boğazda oluşabilecek ağrılar, lenf düğümlerinde şişkinlik, nezle, öksürük, vücut ısısındaki ani değişimler, ishal, göz kapaklarında şişme, ani huzursuzluk halleri, birkaç gün süren yüksek ateş gibi semptomlar bu problemin belirtileri olabilir. Eğer bebeğiniz ateşli nöbet geçiriyor durumuna gelirse, çok nadir de olsa bu durum önem arz edecektir. Vücut ısısında meydana gelen böyle bir ani artış da acilen bir uzmana danışılmalıdır. Altıncı Ay Hastalığı Nasıl Teşhis Edilir? Bebeklerde, roseola rahatsızlığının teşhisi için, kan ve idrar testleri istenir. Çünkü, altıncı hastalık, çocukların özellikle kış aylarında yakalandığı soğuk algınlığı, boğaz enfeksiyonu ve grip gibi hastalıklarla benzer yönler taşıdığından, bu problemlerle karıştırılabilir. Bu sebeple hastalığın ilk aşamalarında teşhisi etmesi güç olacağından dolayı kan ve idrar analizlerine de bakılır. Bunun yanında, yine diğer hastalıklardan ayırt etmek amacıyla da vücutta kızarıklık oluşup oluşmadığı da incelenir. Roseola Hastalığı Nasıl Tedavi Edilir? Öncelikle şunu bilmek gerekir ki, altıncı hastalık probleminin doğrudan bir tedavisi yoktur. Çünkü genellikle bebeklerde ve çocuklarda oluşan bu durum, deri döküntüsünün bitmesiyle kendi kendine sona eren bir rahatsızlıktır. Roseolanın tedavisi çocuğun yaşına ve o anki sağlık durumuna bağlı kalınarak yapılır ve kesinlikle tedavi süresince antibiyotik kullanılmaz. Çünkü bu hastalık bakterilerden değil, virüslerden kaynaklanan bir problem olduğundan, antibiyotik ilaçları verilmez. Tedavi Sürecinde Yapılması Gerekenler Şunlardır Bebeğinizin susuz kalmamasına dikkat edin. Extradan alınan bol sıvı, hastalığın belirtilerinin azalmasında yardımcı olacaktır. Yüksek ateş ve vücutta oluşan huzursuzluk hali için, sadece doktorunuzun verdiği ilaçları verin. Bebeğinizin ateşini kontrol altına almak için, ince giysiler giydirin. Hastalık sırasında çocuğunuza aspirin vermekten kaçının. Çünkü aspirin ilacı, virüs hastalıklarının seyrinde kullanılması tavsiye edilmez. Buzlu yiyecekler ve soğuk gıdalar yedirerek ve aynı zamanda sünger banyosu yaptırarak bebeğinizin rahat etmesini sağlayın. Hangi Durumlarda Doktora Başvurulmalıdır? Eğer, bebeğiniz zayıf bir bağışıklık sistemine sahipse Emziremiyor durumdaysanız Çocuğunuz sıvı ve mama almakta istemsizse Halsiz ya da uyuşuk halleri gözlemliyorsanız Yükselen ateşi 24 saatten fazla sürüyorsa İdrarı koyu renkliyse Nefes almada güçlük çekiyorsa ya da şiddetli öksürük varsa Nöbet geçiriyorsa Dalgınlık, sayıklama veya hayal görme gibi durumlar izleniyorsa Vücudunda oluşan kızarıklıklar 3 günde fazladır geçmiyorsa Vücuttaki kızarıklıklar ağrıya veya kaşıntıya sebep oluyorsa Mide bulantısı, kusma ya da ishal problemleri yaşıyorsa Bebeğinizi, konusunda uzman bir doktora götürmenizde fayda vardır. Altıncı Ay Hastalığının Önlenmesinde Alınabilecek Tedbirler Roseola hastalığını önleyebilecek herhangi bir aşı bulunmamaktadır. Burada önemli olan şey bu durumun yayılmaması için alınabilecek tedbirlerdir. Bu tedbirleri kısaca şu şekilde sıralayabiliriz Çocuğunuzu, diğer enfekte çocuklardan korumalısınız. Eğer hastalığı kapmış olan sizin çocuğunuzsa, onu okula göndermekten kaçının. Ateşi düşene kadar ve diğer belirtileri de geçene kadar evde dinlenmesini sağlayın. Su ve sabunla sık sık ellerini yıkadığından emin olun. Bununla beraber hapşırması ya da öksürmesi gibi durumlarda da temiz mendil kullanmasını sağlayın. Evde hijyene dikkat edin. Çünkü bulaşıcı hastalıkların önlenmesinde hijyen ve ev temizliği önemli yer tutar. Yerleri düzenli olarak silin ve odaları sık sık havalandırın. Tabak, bardak, çatal veya kaşık gibi materyallerin ortak olarak kullanılmasından kaçının. Altıncı hastalık, kendi kendine geçebilen bir rahatsızlıktır ve özel bir tedavisi bulunmamaktadır. Bebeğiniz bu hastalığa yakalandığında, onu yakından takip ederek, bakımını en hassas biçimde yapmalısınız. Çünkü çocuklar bu hastalığı kaptıklarında, iştahları kesilebilir ve halsizlik belirtileri gösterebilirler. Böyle bir durumda endişe etmeden sakin kalarak yakından izlemelisiniz. Özellikle bu süreçte bebeğinizin beslenmesine özen gösterin. Bol sıvı tükettiğinden emin olun. Büyük bir sabırla, düzenli ateş ölçümleri yaparak, vücudunun huzursuz olmamasına dikkat edin. Aynı zamanda bulaşma riskine karşı da önlemler alarak bu süreci rahat bir şekilde atlatabilirsiniz. Eğer tedirgin edici bir durumla karşılaşırsanız, bebeğinizi mutlaka bir doktora götürmenizde fayda vardır. Bebekte Deri Döküntüleri ve Cilt Hastalıkları
1 Bebeklik ve çocukluk dönemi birbirini izleyen art arda gelen iki farklı dönemdir. Bebeklik döneminde bebekte sivilceye benzeyen kızarıklıklar görülebilir. Hatta bu kızarıklıkları fark eden anne telaş yapabilir. Çocukluk döneminde de çocuğun vücudunda bazı kızarıklara rastlanabilir. Bu durumların nedenleri ve nasıl geçeceği bu süreci nasıl rahat atlatılacağı konusunda bazı dikkat edilmesi gerekenler mevcuttur. 2 Bebeklerde sivilce gibi kızarıklık neden olur? Bebeklerde sivilce gibi olan kızarıklık genelde bu dönemde pişiğe bağlı olarak gerçekleşmektedir. Bebeğin daha çok boyun bölgesinin altında, bez bölgesinde ve yüzünde çıkmaktadır. Hatta bu sivilceye benzeyen kızarıklık ciltte kabarma şeklinde kendini göstermektedir. Bilindiği gibi bebek bezi cilde sürtünür. Bu sürtünme hali bebeğin cildinde bazı tahrişlere yol açar. Bu tahriş çeşitli döküntülere de neden olabilir. Bu durumda pişik gerçekleşir. Bebeğin pişik olmasının ve sivilceye benzeyen kızarıklığa mağdur olmasının bir diğer nedeni de bebeğin dışkısında yer alan bazı bakteriler olabilir. Bu pişik durumu amonyak pişik olarak isimlendirilir. Cinsel organların dışı, kasık çevresi ve popo bölgesinde meydana gelir. Amonyak nedeniyle bu bölgeler tahriş olur ve kendini sivilceye benzeyen kızarıklık olarak gösterir. Normal olan durumda idrarda amonyağa benzeyen üre bulunur. Fakat bu ürenin cildi tahriş edici özelliği bulunmamaktadır. Bebeklerde kızarıklığın en büyük nedeni bir yetişkine göre daha hassas bir cilde sahip olmalarıdır. Bu yüzden de özellikle yeni doğan bebeklerde sıklıkla geçici olacak şekilde kızarıklıklar olabilir. Bu durum endişe yaratacak bir durum değildir. 3 Çocuklarda vücutta kızarıklık nasıl geçer? Çocukların vücudunda kızarıklık olabilir. Hatta bu kızarıklıklar kaşıntıya ya da döküntüye sebep olabilir. Bu durumda çocuğun cildinin biraz da olsa rahatlaması gerekir. Bu durum çocukta dönemsel olarak gerçekleşebilir. Yetersiz sıvı, güneşte uzun süre kalınması, alerji gibi durumlar çocuğun vücudunda kızarıklığa neden olabilir. Bu kızarıklığın geçmesi için vücuttaki nem oranının dengelenmesi esastır. Cildi nemlendirmenin en iyi yolu ise su içmektir. Cildi mevsimlere göre korumaya almak da kızarıklığı engelleyebilir. Oluşan kızarıklığın geçmesi için nemlendirici, dengeleyici çocuk kremleri kullanılabilir. Bol su tüketimi çocuğa kazandırılır. Bu durum için kullanılan kremler çocuğun cildine, oluşan kızarıklık çeşidine ve kızarıklığın oluştuğu bölgeye göre seçilmelidir. Sonuçta bir çocuk bir yetişkinin kullanacağı kremi kullanamayabilir. Çocuğun cildi için en iyi seçimin yapılması amacıyla bir doktora başvurulabilir. 4 Bebeklerde sivilce gibi olan kızarıklık nasıl giderilir? Gözümüz gibi baktığımız bebeğimizin cildinde sivilceye benzeyen kızarıklıkları gördüğümüzde onu rahatlatmak için her şeyi yapabiliriz. Sonuçta bebek anne karnında bir koruma altındadır. Dış dünyaya geldiğinde ise bazı dış etkenlere maruz kalabilir. Buna bağlı olarak ortaya çıkan en büyük sonuç da sivilceye benzeyen kızarıklıklardır. Kızarıklığın geçmesi için bebeğin cildine göre bir nemlendirici kullanılabilir. Bebeğin cildini tahriş edecek ürünleri kullanmaktan kaçınılmalıdır. Bebeğin kıyafetleri de bir yetişkin kıyafetiymiş gibi yıkanmamalıdır. Ağır kimyasal ürünleri yıkamada kullanılmamalıdır. Hatta bebek kıyafetleri için özel üretilmiş deterjanlar kullanılmalıdır. Bebeğin cildi hassas olduğu için güneşten ve tüm dış etkenlerden korunmalıdır. Bu hassas cilde uygun güneş koruyucu losyon ya da kremler kullanılmalıdır. Bebeğin kıyafetleri de mevsime göre seçilmelidir. Sıcak ve nemli havalarda bebeğe kalın kıyafetler giydirmek yerine ince ve pamuklu kıyafetler seçilerek giyim sağlanmalıdır. Bebeğin cildinin her zaman kuru, temiz ve yeterince nemli olduğuna dikkat edilmelidir. Bebeğin bezi de bekletilmemeli sık sık değiştirilmelidir. 5 Bebeklerde sivilceye benzeyen kızarıklık çeşitleri Bebeklerde sivilceye benzeyen bu kızarıklıklar bazı isimlerle adlandırılır. Örneğin pişik, cilt kuruluğu, isilik, kurdeşen bu isimlerden sadece bazılarıdır. Kurdeşen denilen kızarıklık bebeklerde en çok karşılaşılan durumlardan biridir. Bu durum besin ve ilaç tedavisine kadar gidebilir. Ciltte meydana gelen kabartılı ve kızarık lekeler kurdeşen göstergesi olarak kabul edilir. Kurdeşen bebeğin vücudunun her bölgesinde olabilir. Bu durum kısa sürede ortaya çıkar ve kısa sürede de geçebilir. Bu durumda kurdeşen kızarıklık halinin nedeni tespit edilmelidir. Bebeklerde en sık karşılaşılan bir diğer kızarıklık çeşidi de pişik halidir. Pişik bezin bebeğin cildine sürtmesinden dolayı meydana gelir. Döküntülere neden olan pişik için bebeğin kıyafetlerine, bezinin değişimine özenle dikkat edilmelidir. Bebeklerde isilik denilen kızarıklığın bir diğer ismi de sıcak döküntüdür. Bu durum bebekte özellikle yaz aylarında görülür. Bebekte ter bezlerinin tıkanması isiliğe neden olur. Bebek sıcak yaz aylarında olması gerekenden daha kalın kıyafetlerle giydirildiğinde isilik oluşur. İsilik olmaması için bebeğin cildi nefes almalı ve mevsime göre giyim sağlanmalıdır. Bebekte oluşan kızarıklık cilt kuruluğu da olabilir. Bu durumun nedeni bebeğin cildinde olan nem eksikliğidir. Bebek cildi nemlendirici bebek kremleriyle gün içinde rahatlatılır. Bilindiği gibi bir bebeğin cildinin nem tutma kapasitesi yetişkine göre daha azdır. Bebeğin cildi onarılmalı, rahatlatılmalı ve nemlendirilmelidir. Piyasada olan bebek yağları bunun için varlığını sürdürmektedir.
Bebek vücudunda, yüzünde, yanaklarda kızarıklık, bebeklerde en sık rastlanan cilt problemlerindendir. Bebeğin cildinde meydana gelen kızarıklıklar genellikle ciddi bir sorun teşkil etmez ve kolaylıkla tedavi edilebilir. İşte bebek vücudunda, cildinde, yüzünde kızarıklığın nedenleri ve tedavi yöntemleri İsilik İsilik, bebeklerde, özellikle yaz aylarında terleme ve sıvı kaybına bağlı olarak meydana gelen ve vücutta, yüzde, yanakta, ensede ve tüm ciltte küçük kızarıklıklar, kırmızı noktacıklar halinde belirti veren bir cilt rahatsızlığıdır. Bebeklerin vücudunu sıkı bir şekilde saran giyecekler de bebekte isiliğe yol açabilir. Bebek kıyafetlerinde pamuklu, bol ve rahat olanlar tercih edilerek, bebeği güneşten koruyarak isilik oluşumu önlenebilir. Bebekte isilik tedavisi için doktorunuza danışıp karbonat kullanabilirsiniz. Bir bardak suya 1-2 kaşık karbonat atıp karıştırın, hazırlanan solüsyonu isilik olan yerlere günde 4-5 defa sürün. Her defasında cildi tamamen kurutmayı unutmayın. Kalamin losyon da bebekteki isiliğe iyi Kurdeşen, bebeğin yüzü dahil, vücudunun her yerinde görülebilen kızarıklık, ciltte kırmızı kabartılar şeklinde belirti veren en yaygın görülen allerjik reaksiyonlardandır. Bu döküntüler kaşıntıya yol açabilir. Kurdeşene bağlı nefes darlığı, baş dönmesi ve dudakların şişmesi de söz konusu olabilir. Kurdeşen tedavisinde iltihabı ve alerjik semptomları gidermek için antihistaminikler ve kortikosteroidler kullanılmaktadır. Çilek lekeleri Vücutta kırmızı kabarık izler olarak kendini gösteren çilek lekeleri, bebekteki cilt altında yer alan kan damarlarının büyüyerek belirginleşmesiyle ortaya çıkıyor. Bebek bir yaşına girmesiyle birlikte azalan ve genellikle zaman içerisinde yok olan bu lekeler, çoğunlukla kalıcı iz bırakmazlar. Su çiçeği Su çiçeği, herpes virüsünden kaynaklanır. Bebekte vücutta, yüzde, başta, boyunda, göğüste, genital bölgede kırmızı noktalar, ciltte kırmızı döküntü şeklinde belirti verir. Su çiçeği kaşıntı da yapan bir cilt hastalığıdır, doktorun vereceği ilaçlarla tedavi edilebilir. Egzama Egzama, bebeklerde en sık görülen cilt hastalıklarındandır ve bebeğin yüzünde, vücudunda kızarıklık, kabuklanma ve döküntü olarak belirti verir. Egzama genetik yatkınlıktan kaynaklanabildiği gibi, ev tozu akarı, polen ve besin alerjisi gibi alerji türleri de bebekte egzamaya neden olabilmektedir. Bebekte egzama tedavisi, egzamaya yol açan faktörlerden uzak durma, antihistamin kremler ve kaşıntı giderici kremlerin kullanımı ile gerçekleşir. Kızamık Bu hastalığa "rubivirüs" olarak adlandırılan bir virüs neden olur. Kızamık geçirme süresi iki ila üç hafta arasında değişir. Bebekte kızamık yüzde, vücutta kızarıklık, halsizlik, ateş, burun akıntısı, öksürük, gözlerde sulanma ve ışığa bakamama gibi belirtilere neden olur. Tedavisi için cildiye doktoruna başvurulur. Damar beni Hemanjiom Bebeklerde ciltteki damarların genişlemesine bağlı hemanjiom adı verilen kızarıklıklar meydana gelebilir. Hemanjiom bebeğin cildinin herhangi bir yerinde görülebilir. Kendi kendine zaman içinde kaybolabilirler. Bebek sivilcesi Birçok bebekte özellikle bebek 2. ve 3. haftalık olduktan sonra sivilce meydana gelebilir. Bebek sivilcesi de vücudunda kızarık görüntüye neden olur. Bir süre sonra kendiliğinden geçer. Bebeğin vücudunda ve yüzündeki kızarıklıkların diğer nedenleri Ateşli hastalık geçirme Mantar enfeksiyonu Mongol lekesi Kawasaki hastalığı Meningokoksemi Alerji Beşinci hastalık Toksik eritem Bebek vücudunda, yüzünde kızarıklık nasıl geçer? Bebeğinizin vücudunda meydana gelen kızarıklar için en kısa sürede bir cildiye doktoruna başvurmalısınız. Doktorunuz hastalığın teşhisine göre bebek cildine uygulanmak üzere antihistaminik, antialerjik veya hidrokortizon krem reçete edecektir. Bebeklerde Yüzde Kızarıklık Neden Olur, Nasıl Geçer? Doktor Cevaplıyor Tıklayınız
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Taşkesen, bebeklerde yüz bölgesinde, dudakta ve vücutta kızarıklık, ciltte kuruluk, kaşıntı, ishal ve kusma gibi belirtilere neden olan inek sütü alerjisinin kalp ve solunum problemlerine yol açarak hayatı tehdit edebilecek kadar ciddi boyutlara ulaşabildiğine dikkat Dicle Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü'nden Doç. Dr. Mustafa Taşkesen, çocuklarda görülen inek sütü alerjisi hakkında bilgi verdi. İnek sütü alerjisinin sütle beslenen 2 yaş altı çocuklarda sık görüldüğüne dikkat çeken Taşkesen, "Dolayısıyla bu yaş aralığındaki çocuklarda görülebilecek belirtiler daha dikkatli incelenmelidir. İlk altı aylık dönemde daha çok kanlı mukuslu ishal, sık tekrarlayan ve geç düzelen pişikler, egzama, infantil kolik benzeri gaz sancıları, kusma ve reflü gibi belirtiler göstermektedir. Özellikle kanlı mukuslu ishal bu dönemde önemli bir işarettir. Bu belirtilerin gözlemlendiği bebeklerde inek sütü alerjisinden şüphelenmeli ve ona göre tetkikler yapılmalıdır" dedi."Tetkik sonuçları detaylı incelenmeli"İnek sütü alerjisinden şüphelenilen bebeklerin gaita tetkiklerinde bazen amip kistleri veya gizli kan görüldüğü şeklinde rapor verilebileceğini anlatan Taşkesen, "Özellikle ilk altı aylık dönemde amip enfeksiyonu son derece nadir olduğu için bu tetkik sonuçları dikkatle değerlendirilmeli, amip-antijen tetkiki ile bu sonuçlar teyit edilmelidir" diye konuştu."Anneye diyet önerilebilir"İnek sütü alerjisi tanısı için sadece tetkik sonuçlarına göre hareket edilmemesi gerektiğini vurgulayan Taşkesen, şunları kaydetti"Çünkü tetkik sonucu bazen yanıltıcı olabilir. Ancak bu durumlarda ortalama iki hafta kadar, bebek sadece anne sütü alıyorsa, anneye uygun diyet programı uygulandıktan sonra belirtilerde düzelme olup olmadığına ve süt ürünü verildikten sonra belirtilerin tekrarlayıp tekrarlanmadığına bakılmalıdır. Sadece anne sütü alan bebeklerde annenin süt ve süt ürünlerini tüketmemesi gerekir. Bebek, anne sütü ve beraberinde ek gıda/devam sütü alıyorsa hem anneye hem de bebeğe diyet uygulanmalıdır. Diyetin süresi hastaya göre değişmektedir. Ciddi alerjik sorunu olmayan bebeklerde bir yaşından sonra düzelme görülebilmektedir. Keçi sütü kullanımı, çapraz reaksiyon nedeniyle önerilmemektedir."
2 yaş bebeklerde vücutta kızarıklık